Artık anlatmaktan dilimin yorulduğu bir konuyu son olarak burada yazdığım yazı ile noktalamak istiyorum.
YouTube üzerinde Silent Cue (Vazgeçtim) adlı ney üflediğim parça çok izlenince, birileri arkadaki tablodan rahatsız olmuş. Önce “cami içinde yarı çıplak adam olur mu?” sözleriyle başlayan bu tepki, “cami içinde çıplak kadın var”a dönüştü. Sonra da, “Hakan Mengüç subliminal bilinçaltı mesajlarla bilinçaltımıza çıplak kadın ve seks imajını sokmaya çalışıyor“a kadar gitti.
Bunlar şaka değil, Twitter’da yüzlerce retweet aldı ve ağza gelmeyecek hakaretler yedim. Ara ara durulan bu hakaretler geçen gün yine gün yüzüne çıkınca bu yazıyı yazmak durumunda kaldım. YouTube açıklamasında zaten yazmıştım ama burada detaylı bir şekilde anlatayım dedim. Hem de bu vesile ile Kalenderilik ve Kalenderi Dervişlerin’den de bahsedeceğim.
Tablonun Hikayesi
Jean-Léon Gérôme 1868’de Mısır’a yaptığı gezisinde Amr b. As Camiini ziyareti sırasında gördüğü tabloyu resmetmiş. Tablo şu an New York Metropolitan Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
Ressam tabloda dönemin Mısır hayatını anlatan birçok detayı resmine eklemiş. Tablodaki yarı çıplak görünümlü (erkek) kişi de o dönem Mısır’da çok yaygın olan Kalenderilik sufi akımının dervişlerinden bir Kalenderi Dervişi.
Aynı Kalenderi Dervişlerini ressamın bir diğer tablosu olan “Dönen Dervişler”de de görebiliriz.
Yine aynı ressamdan caminin kapısında bekleyen Mağribi Kalenderî dervişi. (1881, Gérôme, Jean Léon, NYPL Dijital koleksiyonu )
Kalenderilik Nedir?
Kalenderilik dünyevi değerleri umursamayan, mala mülke önem vermeyen, içinde yaşadıkları toplumun örf ve adetlerine umursamayan, bu karşı çıkışı da giyim, davranış ve tutumlarıyla dile getiren bir sufi akımdır.
Kalender kelimesi genel olarak sözlüklerde “dünyadan elini çekip başıboş gezen derviş.” olarak geçer.
Giyimlerinden, aksesuarlarından ve davranışlarından bir kalenderi dervişini kolaylıkla tanırsınız.
Yukarıdaki fotoğrafta tipik bir kalenderi dervişini görüyorsunuz. Kalenderiler kaynaklarda mahrem yerleri dışında genellikle yaz-kış tamamen çıplak olan ya da sırtlarında kurutulmuş koyun/keçi postu taşıdıkları belirtilen sufilerdir.
Genel olarak tek başına ya da küçük gruplar halinde gezerler. (3-5 kişi) Geçimlerini dilenerek, rüya yorumlayarak vb. şeylerle sağlarlar, ticaret yapmazlar çünkü çalışmak dünyayı ciddiye almaktır onlar için.
Bazı kişiler onlara “sufizmin hippileri” der.
Ahmet Targon Karamustafa kalenderler hakkında, “Tanrının Kural Tanımaz Kulları” der ve aynı isimli kitabında, Giovanni Antonio Menavino’dan şu şekilde alıntı yapar;
“Koyun postuna sarılı Kalenderler bunun dışında çıplaktır. Başları tamamen kazıtılmıştır. “
Ahmet Şenocak kitabında Kalenderileri, “Marjinal Sufiler” olarak tanımlar.
Şems-i Tebrizi Kalenderi Dervişi miydi?
Şems-i Tebrizi’nin Kalenderi Dervişi olduğuna dair kesin bir kanıt yoktur, fakat sufizm konusunda yetkin kişiler ve Mevlana’nın aşağıda alıntılayacağımız bazı şiirlerinden de görebildiğimiz kadarıyla Kalenderi Dervişi olma ihtimali yüksektir.
Son sufilerden (sufi derken kastımız, sufi felsefesi ile meşgul olanlar) Nezih Uzel, Murat Bardakçı’nın Tarihin Arka Odası adlı programında Şems-i Tebrizi için Kalenderi Dervişi ifadesini kullanmıştır. Murat Bardakçı’da onaylamıştır. (İlgili video)
Mevlana’nın bütün eserlerini Farsça’dan Türkçe’ye çeviren Abdülbaki Gölpınarlı da, Şems’in gittiği yerlerde Kalenderî tekkelerine uğramaya itina gösteren, semâ yapan, kalendermeşrep bir sûfî olduğundan bahseder. (Fakat yine de Şems’i Melamilere daha yakın görür.)
Mevlana da Mesnevi’sinde Kalenderilerden övgüyle bahsetmektedir.
“Ey kalender, düğümü açan olmadıktan sonra ne diye düğümleyelim? Ey Tebrizli Şems, senin güneşin gibi bir güneş bu gökyüzünde yok.”
“Kalender, hiçbir şeyle bağlı değil gibi görünür amma sırlarla doludur. Önce birçok dikenlerin derdini çekerdi, fakat şimdi baştan başa gül oldu, dikene aldırış bile etmez… Kalender gemide oturmuştur, yol alıp durmadadır, fakat kendisi yürümemekte…“
“Hak kokusunu kalenderin ağzından ara. Adam-akıllı ararsan şüphe yok ki mahrem olur, aradığını bulursun”
( Kaynak: Mevlana Celaleddin – Hayatı, Felsefesi, Eserleri, Eserlerinden Seçmeler – Abdülbaki Gölpınarlı )
“Şems de kişilik olarak; cezbeli bir ruha sahip, başkaları üzerinde rûhânî tesir uyandırabilen, yorumları ve sözleriyle insanları şoke eden, kolay anlaşılamayan, tanınmaktan kaçan, devrindeki birçok şeyhle görüşmesine rağmen hiçbirine bağlanmayan ve çok sık yer değiştiren, bir sûfî olarak resmedilir.” – Yard. Doç. Mustafa Çakmaklıoğlu (Kaynak)
Cemalnur Sargut’a göre Şems’i diğerlerinden ayıran çok sıra dışı bir özelliği de var. Ona göre Şems bir anlamda anarşist ruhlu bir sufi: “Şems’i bilmek insanı gerçekten hiç bilmediği bir âleme götürür. Mesela kalıpları hiç sevmeyen, Müslümanlığın kalıplaşmış hallerinden hoşlanmayan insan Şems’in kalıp yıkan o anarşist ruhundan çok hoşlanarak, hem dinin hem anarşinin mânâsını öğrenir. Bu mânâda anarşi bir şeyi yıkmak demek değil, yıktığı şeyi var etmek demektir”. (Kaynak)
Kalenderiler Saygınlığı Önemsemez
Kalenderiler için saygınlık hiç önem taşımaz. Başkalarının onlar hakkında ne söylediği zerre umurlarında değildir.
Bir şey söylemek istediklerinde lafı hiç yumuşatmadan pat diye söylerler.
Kılık kıyafete hiç önem vermezler.
Dini konularda bile sert çıkışları, aykırı fikirleri vardır.
Bulundukları yerlerde katı din adamları tarafından hiç sevilmemişler hatta kafir olarak görülmüşlerdir.
“Ben o pîrim ki adım kalender ne evim var ne barkım ne manastırım var ne tekkem
Gündüz oldu mu senin civârında döner dururum gece olunca da başımı kerpiçlere kor yatar uyurum.”
KALENDERİ Baba tahir-i uryan
Sürekli seyahat halindedirler. Bir yerde uzun kalmayı sevmezler. Yolların insana çok şey öğrettiğine inanırlar.
Mülkiyet kavramına inanmazlar.
Her ne kadar tarikat olarak anılsalar da, tarikatlara karşı bir tepki olarak doğmuşlardır.
Şems-i Tebrizi’nin Kalendermeşrep şu sözü, belki de onların dünyalarını en iyi ifade eden sözdür.
“İlim beni uçurumun kenarına getirdi. Oradan vecd ile bilinmezlik denizine daldım. Vecdim beni boğuyordu ki, cahilliğim kurtardı.”
Şems-i tebrizi
Son Söz
Kalenderileri uzun zamandır yazmak istiyorum ama hep bir şekilde ertelemiştim. Sosyal medyanın bu yeni “linç kültürü”den payımı alarak Kalenderiliği yazmak nasip oldu. Gün bugüneymiş.
Ayrıca Kalenderiliği belki bugün ilk defa duyduğunuzu düşünebilirsiniz ama sanırım hepinizin dilinde bu şarkının sözleri vardır;
“Ben kalender meşrebim güzel çirkin aramam…”
Aklınıza geldi mi? ☺️
- 27 Nisan – Hakan Mengüç
Kaynak ve ileri okumalar;
Anadolu’da Kalenderiler: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/1744/18521.pdf
Kalenderilik: https://www.gzt.com/mecra/koksuz-dalsiz-bir-suf-akim-kalenderlik-3512066