Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Etiket: kaybetmek (page 1 of 1)

Kaybettiğini sandıkların belki de kazandıklarındır

Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme. Çünkü orası kaderinin değişeceği yerdir.

Bazen her şey üstüne gelir biliyorum. Dayanamayacağını düşünürsün bir noktadan sonra. Sanki artık son noktadır orası. Tüm varlığınla her şeyden vazgeçmeye hazırsındır artık. Ne umut kalmıştır geriye ne de heves…

Bir yudum su içmeye mecalin yok gibi gelir. Dünya sanki sana karşıdır. Sıkıntı üstüne sıkıntı, dert üstüne dert binmiştir. Ne yana baksan dört duvar. Güneş sadece seni aydınlatmıyor gib. Küsersin hayata… Gücenirsin onca emeğe, iyi niyete ve sevgiye rağmen seni yarı yolda bırakan kaderine. Belki de yüzüne gülmeyen talihine…

Karanlıktır etrafın. Bir adım ötesini bile göremez hale gelmişsindir.  El yordamıyla düşe kalka yürümeye devam etmek istemiyorsundur artık. “Bunu hak etmedim” diyorsundur kendine sürekli… “Ben bunu hak etmedim.”

Karanlıkta bir sağanak başlar… dünyanın bütün dertleri toplanıp üzerine yağar. Çabasız, eylemsiz, ümitsiz öylece beklersin. Orası sondur senin için. Son!

Oysa hatırlasan keşke, renkli gökkuşağı sağanak yağmurlardan sonra belirir gökyüzünde. Hatırlasan keşke günün en karanlık saati şafağa en yakın vakittir, güneş kapıda seni beklemektedir.

İnsanoğlunun en iyi bildiği halde sürekli unuttuğu değişmez kaidelerden biridir bu.

Gecenin en karanlık saati güneşe en yakın olduğu vakittir.

Aydınlık artık bir an meselesidir. Ufukta sapsarı bir umut, koyu karanlığı orta yerinden kesip haşmetle yükselmektedir.

Ve aydınlık neden kutsaldır o an bilir misin?

Çünkü gece fazlasıyla uzun ve karanlık geçmiştir.

Şükür neden kıymetlidir o an bilir misin?

Gözlerin görebildiği halde kör yaşamayı tecrübe ettiğin içindir.

İnsan en çok ıstırabından şikâyet eder ama bütün mutluluğunu da ıstırabına borçlu olduğunu bilir. Kazanmayı öğrenir kaybettiği için, sevmeyi öğrenir yalnız kaldığı için, omuz vermeyi öğrenir çelmeyle devrildiği için, bağışlamayı öğrenir yorulduğu için, sadakati öğrenir terk edildiği için…

Kahramanlığı hep dışarıda arar insan. Başkalarının hikayelerini dinler, başkalarının zaferlerini izler, başkalarının kahramanlığına hayranlık duyar.  Dışarıya odaklı olduğundan kendi kahramanlık hikayesini ıskalar.

Bazen yorucu ve yıkıcı olabilir senin için hayat. Ama unutma ki hiçbir şey sadece yorucu ve yıkıcı olamaz. Pes ettiğinde madalyonun diğer yüzünü görme şansın yok. Ama hayata şans verdiğinde kaderin de değişmesine izin vermiş olursun. Madalyonun diğer yüzünü yaşamayı da hak ediyorsun çünkü… İyi ya da kötü değil, doğru ya da yanlış değil… Hayat sana sunulmuş bir madalyon ve istesen de istemesen de her şeyin görünmeyen bir yüzü daha var. Yapman gereken tek şey hayata bir şans daha verip madalyonun hak ettiğin diğer yüzünü de yaşamak…

Çok sevdiğim bir hikâye var… Ne vakit “hayat benden yana değil” diye düşünsem aklıma gelir ve madalyonun bir yüzü daha olduğunu hatırlatır bana.

İzin verirsen anlatayım;

Buz gibi bir Aralık sabahıydı. Koydaki balıkçı tekneleri “vira” deyip denize açıldılar yine de. Ancak öğleden sonra öyle büyük bir fırtına koptu ki akşam olduğunda bile hiçbir tekne geri dönmemişti hala.

Kimseleri uyku tutmadı o gece… Sevdiklerinin geri dönmesi için ne yapacağını bilemeyen anneler, eşler, sevgililer ve çocuklar limanda bir aşağı bir yukarı volta atıp elleri kalplerinde dualar ettiler, gözyaşı döktüler. Bütün bu çaresizliğin ortasında limana yakın kulübelerden birinde yangın çıkmasın mı? Kasabanın erkekleri denizde olduğu için ne yazık ki yangını kontrol altına alıp söndürmek mümkün olmadı. Kulübe herkesin gözü önünde kül oluverdi.

Sabah olduğunda uykusuz ve yorgundu herkes… Gözler büyük bir umutla ufka dönüktü hala… Bir ara bir balıkçı teknesi belirdi ufuk çizgisinde. Sonra bir tane daha, bir tane daha ve bir tane daha…

Büyük bir sevinç ve coşku kaplamıştı kasabalıların yüreğini. Balıkçı filosu gittiği gibi sapasağlam geri dönmüştü işte. Ancak aralarında biri ümitsizlik ve acı içindeydi. Dün geceki yangında kulübesi küle dönenen balıkçının karısı…

“Evimiz yandı!” diye yakarıyordu. Başını ellerinin arasına almış ağlıyordu durmadan.

“Biz mahvolduk! Bittik artık! Evimiz bütün eşyalarıyla yandı! Biz kül olduk artık!”

Balıkçı koca, elini havaya kaldırmış selamlıyordu karısını gülümseyerek.

“Ağlama kadınım ağlama” diyordu. “Bize o yangını verene şükürler olsun. Yanan kulübemizin ışığı sayesinde bütün tekneler yolumuzu bulabildik, bak sağ salim dönebildik sevdiklerimizin yanına.”

Sevgili yol arkadaşım daima hatırlayalım, “Kaybettiklerimizi sandıklarımız, belki de kazandıklarımızdır.”

Ertelediğin şey mutluluğun ise, kaybedeceğin şey koca bir ömür olur.

Hele şu okul bitsin aşk sonra,
hele bir ev alalım tatil de yaparız inşallah,
hele bir işler hafiflesin annemi arayacağım…
Hep bir sonrasına ertelenen ‘hayat’lar.

Yıllar sonra geriye dönüp bakıldığında keşkelerle başlayan cümleler. Ama maalesef hayatın geri dönüşüm kutusu yok. Sahip olduğumuz tek zaman dilimi ‘an‘dır ve hayat bu ‘an‘ların toplamı.
Hedeflerinize ulaşmak için soluksuz çalışırken, çocuğunuzun ilk adım atışını göremeyebilirsiniz, telefonun ucunda hasretle sizin aramanızı bekleyen anne ya da babanızı aramak için artık müsait olduğunuzda çok geç olabilir… Güzel bir güne sağlıkla uyandığınız zamanlar, yıpranmış bedeninizin isyanıyla mazide kalırken sahip olduklarınız sizi gerçekten de ‘mutlu’ etmiş olacak mı?
Hayatın her anında mutluluğu yakalayabilmektir aslolan… Küçük bir çocuğun kahkasında, yaşlı birine yardım ettiğinizde, birinin gülümsemesine neden olduğunuzda, denizin mavisinde, kuşun ötüşünde, baktığın her yerde her ‘an’ da seninledir mutluluk… Sen onu ötelersen ileriye, aslında hep yanında olduğunu göremeden tüketirsin koca bir ömrü….

Bir kasabada küçük bir kedi yaşarmış. Küçük kedi sabah erkenden kalkar, akşam karanlığına kadar kuyruğunu yakalamaya çalışırmış. Ve tabi ki kuyruğunu yakalayamazmış. Etrafında fırıldak gibi dönermiş. Küçük kedinin halini gören büyük bir kedi, küçük kediye ‘ne yapıyorsun?’ diye sormuş.
‘Nedir senin bu halin sabahtan akşama kadar etrafında dönüyorsun?’
Küçük kedi cevap vermiş: ‘Kuyruğumu yakalamaya çalışıyorum.’
Büyük kedi: ‘Yakalasan ne olacak ki?’
Küçük kedi cevap vermiş: ‘Mutluluğu yakalayacağımı söylediler.’
Büyük Kedi: ‘Yakalayamazsın, biz de senin yaşındayken mutluluğu yakalamak için kuyruğumuzu çok yakalamaya çalıştık ama?’
Küçük kedi: ‘Yakaladınız mı peki? Büyük kedi cevap vermiş: ‘Hayır’
Küçük kedi: ‘Peki ne yaptınız?’
Büyük kedi cevap vermiş: ‘Ben gittim, kuyruğum arkamdan geldi?’

Teşekkürler Handan Önder

Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.

Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.

Herşeyiniz planlı ve düzgün giderken ummadık bir olay başınıza gelir ve düzeniniz birden bozulur.

Eğer bir de karşınıza çıkan belirsizlik karşısında ne yapacağınızı bilmiyorsanız yani bu sorunu ilk defa yaşıyorsanız daha zor bir duruma düşersiniz.

Kendinizi yardıma muhtaç hissedersiniz ama kimseyi de yardıma zorlayamayacağınızı bilirsiniz.

İşte tam bu noktada hayat kendini daha iyi tanıtır size.

Sonra siz de gerçekleri bilip, hayatı olması gerektiği gibi yaşamak arasındaki dengeyi kollayarak sürdürürsünüz yaşamınızı…

Ve anlarsınız ki; Hayatta en pahalı şey tecrübedir, çünkü kazanmak için kaybetmeniz gerekir…

27 Ağustos (2 günlük fizyololojik -kontrol edemediğim- bir sorunun psikolojik yansımaları)

enpahalisey

Kaybettiğinde Oradan Aldığın Dersi Hiç Bir Zaman Kaybetmezsin

– Bir kitap okudum, çok etkilendim ama hayatım değişmedi dedi;
– Ben de ona, bir hafta vitamin alıp, sağlıklı beslenmekle bedenin ve sağlığın tamamen değişir mi? dedim.
– Hayır, dedi.
– Bir gün eğitime katılmakla, bir kitap okumakla hayatın değişmez. Hayatın boyunca sağlıklı olmak için her gün sağlıklı beslenmelisin. Hayatın boyunca sağlıklı bir zihne sahip olmak içinse her gün zihnini senin için yararlı kitaplar, yararlı bilgilerle beslemelisin. En önemlisi de yararlı bir çevre edinmelisin.
Neyse ki eğitimlerime katılanlar için sürekli iletişimde olacağımız bir grup var artık.
Ama unutma, o yolda sen yürüyorsun ve kimse senin için o yolda yürüyemez. Seçimler sana ait.
Bazen kaybedersin ama korkma, kaybettiğinde oradan aldığın dersi hiç bir zaman kaybetmezsin!

Hakan Mengüç – 10 Eylül 2012