Hiçbir mutluluk suya sabuna dokunmadan insanın eline hazır sunulmaz. Ya önceden ya da sonradan mutlaka bedeli ödenir. Eğer yaşam mücadeleni coşku, sevgi, azim ve inançla verebiliyorsan, bu süreçte uğradığın hezeyanlar, hüsranlar başarıya giden yolda uğrayacağın istasyonlardan herhangi biridir.
Bir gün, oğlunun cana can, dişe diş bir basketbol maçını izleyen baba, skoru berabere olan bu maçın, son dakikasında oğluna verilen penaltı şansını heyecanla izlerken, oğlunun maçın kaderini belirleyecek bu şansı değerlendiremediğini görünce oğlu adına çok üzülür. Arabaya bindiklerinde hiç konuşmazlar.
Oğlunun yaşlı gözlerini saklamaya çalıştığını gören baba çaresizlik içindedir. Ne diyeceğini bilememektedir. Hiç konuşmadan bir süre yola devam ederler. Baba ilk defa kendini bu kadar çaresiz hissetmiştir. Bir süre sonra uygun bir yer bulur ve arabayı durdurur. Oğluna parkta bir çay içmeyi teklif eder. Oğlu çok üzgündür, konuşmak istemediğini söyler. Baba elini oğlunun omzuna koyar ve şöyle söyler, “Oğlum biliyorum şu an çok üzgünsün, ben de senin adına ve takımın adına bu üzüntünü paylaşıyorum ve seni çok iyi anlıyorum. Sana bir şey soracağım, bana cevap vermeni istiyorum.” Oğlu üzgün ve mahçup bir şekilde babasına “evet” dercesine bakar.
Baba “Bak oğlum sen bu maçta bütün samimiyetinle elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyor musun?”
Oğlu: “Elbette inanıyorum”
Baba :”Peki mücadeleni coşkuyla mı verdin”
Oğlu: “Tabiki de”
Baba: “Peki heyecanlandın mı?”
Oğlu: ” Hem de her hücremde hissedecek kadar”
Baba: “Oğlum sen mücadeleni takımın adına bütün samimiyetinle, coşkuyla ve heyecanla verdikten sonra, elinden gelenin en iyisini de yaptıktan sonra sonucun ne olduğunun o kadar da bir önemi yok. Ben bir baba olarak seni izlerken gurur duydum. yaşam uzun soluklu bir serüvendir. yaşamın içinde kazanmakta var kaybetmekte. önemli olan içinden geldiği gibi içtenlikle ve coşkuyla mücadele etmek. Başarı elleri kremli salon çocuklarını değil, elleri nasırlı ve dizleri kanamış çalışkan çocukları sever. Yaşam becerisi sadece kazanmayı değil kaybetmeyi de göğüsleme sanatıdır.
Oğlu:” baba bana kızmadın mı? benden utanmadın mı?
Baba: “seninle sadece gurur duydum. İyi ki benim oğlumsun, iyi ki varsın.”
Bu hikâyeyi duyduğumda çok etkilenmiştim. Kendi hayatımı gerçekleştirme yolunda önüme çıkan birçok engel oldu. ellerimde nasırlar dizlerimde de çok yara izleri var. Doğru bildiğim yolda tek başına da kalsam yürümeye devam ettim. önemli olan gittiğiniz yer kadar yaptığınız yolculuk. yeter ki o yolculukta size inanan ve yorulduğunuzda pes etmeyi düşündüğünüzde sizi yüreklendiren birileri olsun.
Ne demiş atalarımız? ”Önce eşeğini sağlam bir kazığa bağla sonra tevekkül (emanet) et Allaha”
Bu güzel yazı için Selda Çakın’a teşekkürler.