Aşk acısı çekmeyen var mı?

ciftler_iliski

 

Müslüm Gürses bir şarkısında diyor ki;

”Hangimiz düşmedik kara sevdaya,

Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi,

Hangimiz bir kuytu köşe başında,

Bir vefasız için yol gözlemedik”

Hepimiz mutlaka aşk acısı yaşamışızdır, o karmakarışık duygu fırtınaları ile boğuşup, bazen çaresiz kalmış, şanslıysak kısa zamanda bu acıdan kurtulmuşuzdur. Bu yazıda ilk önce neden aşk acısı çektiğimizden bahsedecek, sonrasında da beynimizin çalışma ilkelerini temel alarak aşk acısından nasıl kurtulabileceğimizin tüyolarını vermeye çalışacağım.

Neden aşk acısı çekeriz?

romantik_iliski

Çok basit. Aşk beraberinde sahiplenmeyi getirir, sahip olduğumuz şeyleri kaybetmekse acı verir.

Aşık olduğumuzda sevdiğimiz insanı o kadar sahipleniriz ki, ayrılık demek bir bakıma ölüm demektir, sevgiliden mahrum kalmak ölüm acısına denk bir acıyı yaşatır savunmasız kalbimize. Aşk da tıpkı sigara gibi, bağımlılık yapan tüm maddeler gibi yoksunluk durumunda sevdalısını acılar içinde kıvrandırır.

 

 

Aşk acısı ne kadar sürer?

zaman_saat

Bu karşınızdaki kişiyi ne kadar sevdiğinize ve bir kayıp karşısındaki duygusal toparlanma becerinize bağlı olarak değişir.

Biliyoruz ki sevgilisini bir haftada unutanlar da var, 5 yılda unutamayanlar da… Peki aşk acısından nasıl kurtuluruz?

 

Aşk acısından nasıl kurtuluruz?

Unutmak İçin Hızlı Çözüm: Hafızamız, çağrışmalı bellek yasasına göre çalışır. Teknik olarak bir insanı unutabilmenin en hızlı yolu onu çağırıştıracak her şeyi yok etmektir. Çünkü ona ait eşya, fotoğraf ve benzeri objeleri her gördüğünüzde duygularınız tekrar canlanacak ve doğal olarak acı çekmeye başlayacaksınız.

Danışmanlık oturumlarımda, aşk acısını çektiğini söyleyen kişilere hemen sorduğum sorular şunlar olur;

Hala onu facebook, twitter gibi sosyal medya hesaplarından takip ediyor musun?

ETME

Hala odanda onun sana aldığı hediyeler vb. şeyleri tutuyor musun?

TUTMA

Onun sana attığı mailleri, telefon mesajlarını hala tekrar tekrar okuyor musun?

OKUMA ve SİL

Arkadaşlarının davetlerini geri çevirip, kendi kendine ‘Bu neden benim başıma geldi? Neden bitti?’ diye sorular sorup, kendini mahvediyor musun?

YAPMA

 

Aşk Acısından Kurtulmak İçin Tavsiyeler

 

1. Geçer

guclu_kadin

İlk önce geçeceğine inandırın kendinizi, insanoğlu her şeyi unutur ve hiç bir acı boşuna çekilmez. Eğer o acının içindeki hediyeyi görmeyi seçerseniz size çok şey öğretecektir. Bir Kızılderili atasözü der ki; “Her trajedi diğer elinde bir hediyeyle gelir; ama genellikle acı çekmekle öylesine meşgul oluruz ki hediyenin farkına bile varmayız, o da geldiği gibi yitip gider.”

2. Sosyalleşin

sosyal_olmak

İçinizden arkadaşlarınızla birlikte dışarı çıkmak gelmese bile çıkın, yeni insanlarla tanışın, kendinizi zorlayın. Yeni şeyler görmek, dikkatinizi başka yönlere çekecektir ve bu da yavaş yavaş duygu durumunuzu değiştirmeye başlayacaktır.

 

3. Yeni Bir Hobi Edinin

sarilmak

Onunlayken yapmadığınız veya onu çağrıştırmayacak yeni bir hobi edinin. Özellikle bu hobi sosyal etkileşimi de içinde barındırıyorsa çok daha etkili olur. Yani ebru kursuna yazılmaktansa, tiyatro kursuna gitmenizi tavsiye ederim.

4. Yeni Arkadaşlar Edinin

daha_mutlu

Bugün internetin en güzel nimetlerinden biri de sizinle aynı görüşü paylaşabileceğiniz kişiler bulmaktır. Bunu nasıl yaparsınız? Forumlara, gruplara ve twitter, tumblr gibi sitelerdeki etiketlerden aramalar yaparak ilginizi çekebilecek bütün topluluklara ulaşabilirsiniz. Sizinle aynı frekansta olan insanlarla sohbet etmek inanın bana çok iyi gelecektir.

5. Okuyun

kitap_okumak

Yedikleriniz nasıl bedeninizi şekillendiriyorsa, okuduğunuz ve izlediğiniz şeyler de zihninizi, duygularınızı öyle şekillendiriyor. Okuyun evet, dünya üzerinde aşk acısıyla baş etmeyi öğrenmiş ve bunu paylaşmış binlerce kişinin kitaplarını, yazılarını, yayınlarını okuyun. Sizi anlamayacak, ne hissettiğinizi bilmeyecek kişilerden tavsiye ummaktansa uzmanların kitaplarından yararlanın. Bir gün Nasreddin Hoca damdan düşmüş, hemen çevre halkı yanına gelip yardım etmek istemiş, Nasreddin Hoca da demiş ki, ‘siz bana damdan düşen birini bulun, bana ancak o yardım edebilir.’

Tecrübe çok önemlidir. Başkalarının tecrübelerinden yararlanmak sizi hızlı ileriye götürür.

6. Hayatınızı Sorgulayın

yalniz_kadin

Kendinizi sorgulayın; ”Ben neden bu kadar acı çekiyorum? Kendimde ne eksik? Kendimi yetersiz mi hissediyorum? Yoksa değersiz mi hissediyorum?”

Çektiğimiz acılar sorunlarımızı fark etmemizi sağlar. Duygularımızsa harekete geçmemiz için otomatik olarak devreye giren sinyallerdir.

Nasıl ki vücudumuzda hissettiğimiz bir ağrı, bize hastalıkların sinyalini veriyorsa, yaşadığımız acı dolu duygular da bir şeylerin ters gittiği sinyalini verir. O sinyalleri dikkate alıp, kendimizi değiştirme yoluna gitmeliyiz. Acı varsa, değişim bir ihtiyaçtır.

7. Kullandığınız Kelimelere ve Yorumlama Biçiminize Dikkat Edin

hayal_kurmak

Duygularımızı belirleyen şey olaylara verdiğimiz anlamdır. Evdesiniz, sevgiliniz 19.00’da geleceğini söyledi, saat 19.30 ve telefonu kapalı. Ne düşünürsünüz? Bazısı der ki, ‘Ne sorumsuz bir adam, bir telefon bile etmedi. İnsan telefonu kapalı olsa bile arkadaşından arar’ bu yorum sizi sinirlendirir ve sevgiliniz geldiğinde muhtemelen kavga çıkar.

İkinci düşünce; ‘Acaba başına bir şey mi geldi? Telefonu da kapalı, aman Allahım inşallah sağ salim gelir.’ Bu yorum sevgilinize özlem, şefkat duymanızı sağlar. Üzülürsünüz, onu kaybetme korkusunu hissedersiniz ve o geldiğinde muhtemelen kocaman sarılırsınız.

Üçüncü düşünce; ‘Mutlaka bir nedeni vardır, çünkü normalde böyle bir şey yapmaz. Herhalde trafiğe takıldı.’ Bu yorum da sizin normal bir duygu durumunda sevgilinizi beklemenizi sağlar.

Gördüğünüz gibi aynı olaya üç farklı anlam yüklemek üç farklı duygu durumu oluşturur. Peki bu anlamı yükleyen kim? Tabii ki biziz. Bu yüzden kendi psikolojimizi kontrol edebilir ve yaşadığımız olaylara istediğimiz anlamı verebiliriz.

Tabii ki hayatı biz kontrol edemeyiz ama olaylara vereceğimiz tepkileri kontrol edebiliriz.

Bir ilişki bittiğinde, ‘beni terk etti’, ‘hiç anlaşamıyorduk’, ‘beni kullandı’, ‘duygularımla oynadı’ vb. şeyleri söylemek yerine ‘uyuşamadık ve ayrıldık’ demek hem sizi rahatlatacaktır hem de geçmişe verdiğiniz anlamı değiştirecektir.

Geçmişine en güzel yanı, onun artık geçmiş olmasıdır.

kopru

İki Zen keşişi, yabani bitki toplamak için tapınaktan ayrılır ve ormanın derinliklerine doğru ilerler. Bahar zamanıdır ve tüm doğa canlanmıştır. Zen öğrencileri bir yandan bitki toplayıp bir yandan ormanın içindeki bir köye yaklaşırken karşılarına bir kadın çıkar. Kadın, dağdan gelen kar suları ile gürül gürül akan nehirden karşıya geçecek bir yol bulmakta zorlanmaktadır.

Zen öğrencilerinden bir tanesi ilerler ve kadını sırtına alıp nehrin daha sığ olan bir yanından karşıya geçer. Kadını karşı kıyıda bıraktıktan sonra teşekkürlere yanıt verir ve yeniden nehrin diğer kıyısına, yabani bitki toplamaya döner.

Geri döndüğünde diğer arkadaşı yaptığını onaylamayan gözlerle kendisine bakıyordur. Ona hemen bir bir Zen öğrencisinin yapmaması gereken şeyleri anlatır. Kadınlara dokunmak yasaktır!..

Yol boyunca bu konuda konuşup durur. Ona, böyle bir şey yapmaması gerektiğini, tapınak yemininin kadınlardan uzak durmayı gerektirdiğini söyler.

Tapınağa yaklaştıklarında diğer öğrenci halen bir kadına dokunduğu için kardeşini azarlamayı sürdürmektedir. Tapınağın kapısına geldiklerinde, kadını sırtına alıp nehrin karşısına geçiren öğrenci durur ve kendisini azarlayan kardeşinin gözlerine bakarak şöyle der:

”Sevgili kardeşim, ben kadını nehirin karşı kıyısında bıraktım. Sen hala onu taşıyor musun?”

Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle,

Hakan Mengüç / 6 Kasım 2013