Ya burada kalıp hayatın bizi mahvetmesine izin veririz ya da bir yol bulur olmazsa bir yol açar ama yoldan çekilmeyiz.
Yaşlandığınızda hayatta sizden bazı şeyler alınmaya başlıyor. Bu hayatın bir parçası.
Ama bunu ancak kaybetmeye başlayınca anlıyorsunuz. Santim santim oluyor bu. Hata yapma sınırı çok dar. O kadar dar ki, örneğin yarım adım erken ya da geç çok şey fark edebiliyor.
Herhangi bir kavgada ölmeyi kim göze alıyorsa, o santimi kazanan işte o adam olacaktır.
Eğer benim önümde yaşanacak bir hayat varsa hala benim bu santim için ölmeye hazır olduğumdandır. Çünkü hayat budur.
Şimdi o gözünüzün önünde duran santimler… Ben seni bunu yapmaya zorlayamam.
Karşındakine bak. Onun gözlerine… Onun gözlerinde seninle birlikte o bir santimi kat eden birini göreceksin.
Öyle bir adam göreceksin ki, kendini bu iş için feda edecek.
Ve zamanı geldiğinde aynısını sen onun için yapacaksın.
İşte bu bir takımdır.
O yüzden şu andan itibaren ya bir ‘takım’ olarak silkeleniriz ya da ‘birey’ olarak ölürüz.
Hayat budur. Hepsi bu.
Şimdi, ne yapacaksın?..
(Bu yazıyı ‘Any Given Sunday’ filmindeki bir konuşmadan alıntıladım ve ufak eklemeler yaptım.)