Neden Amerikan filimlerinde kahve hep starbucks’tan içilir? Ya da filmlerde hep Apple bilgisayarları görürüz? Bir çiçeğin kokusunu daha çok sevmemize rağmen, niye pahalı parfümler alırız?

Kişinin boynundaki haç nasıl onun dinini temsil ediyorsa, artık Louis Vuitton çanta, Rolex saat, Lacoste tshirt’te kişinin sosyal statüsünü gösteriyor. Artık şirketler aidiyet yaratma peşinde.

Pazarlama dünyası 2000’li yıllardan itibaren bilinçaltına satış yapmanın yollarını araştırmakta ve 2011 yılından itibaren ise bilinçaltını etkileyen bir çok teknik kullanmaktadır. Beynin nasıl çalışıp, nasıl karar verdiğini bilimsel teknikler ile ölçen bu bilim/pazarlama yöntemine ‘nöromarketing’ veya bazı araştırmacıların dediği gibi ‘bilinçaltı pazarlama’ deniyor.

Pazarlama endüstrisi daha fazla satış yapabilmek adına, bilinçaltının etki mekanizmalarını öğrenmek için pre-test ve post-testler ile duygusal bağlılık (emotional engagement), dikkat (attention), akılda kalıcılık (memory retention) gibi üç önemli konuyu ölçüyor. Böylece çıkan sonuçlar ışığında ürünlerini nasıl daha fazla satabileceklerini keşfetmiş oluyorlar.

Özellikle son 4 yılda, kişilere çeşitli imaj, slogan ve bazı veriler sunularak fMRI, SST (Steady State Topography), EEG (Electroencephalography), Göz İzleme (Eye-Tracking, Deri İletkenliği gibi yöntemlerle gönüllü deneklerin izledikleri görüntülerden ne kadar etkilendiği tespit edilip, bunlar çeşitli reklam kampanyalarında kullanılmaya başlanmıştır.

Yapılan araştırmalarda ortak çıkan sonuç şu; Biz en çok doğum ve ölüm figürlerine tepki veriyoruz. Yani Seks ve Korku.
Aşağıdaki resime dikkatle bakın ne görüyorsunuz?

Bir gazete ilanı

Devam