Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Etiket: bilinçaltı (page 1 of 1)

Fiziksel Çekiciliğin İnsanların Algılama, Yargılama ve Davranışları Üzerindeki Etkisi

2010 yılından bu yana, zaman zaman yazılarımda kararlarımızın etkileyen, farkında olmadığımız bilinçaltı süreçlere dair bilgiler paylaşıyorum. Bu bağlamda, bu yazıda sizlere, fiziksel çekicilik ve iknanın, kararlarımız üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. Amacım, bu yazıyı okuduktan sonra daha bilinçli kararlar alabilmeniz ve fiziksel çekiciliğin sizi yanıltmasına izin vermemenizdir.

İnsanların Fiziksel Çekicilik Algısı Davranışlarını Nasıl Etkiler?

Fiziksel çekicilik, insanların bir kişiyi değerlendirirken dikkate aldığı önemli bir faktördür. Araştırmalar, fiziksel olarak çekici olan kişilere karşı insanların daha olumlu bir tutum sergilediğini ve onların sözlerine daha fazla inandığını göstermektedir.

İşletme alanında yapılan birçok araştırma, fiziksel olarak çekici kişilerin daha başarılı olduklarını göstermektedir. Örneğin, bir restoranda fiziksel olarak çekici olan bir garson, daha fazla bahşiş alabilir. Aynı zamanda, çekici bir kişinin bir iş görüşmesinde daha fazla olumlu tepki aldığı ve işverenlerin gözünde daha yetenekli ve nitelikli olarak algılandığı da gözlemlenmiştir.

Sosyal ve kişisel ilişkilerde de, fiziksel çekicilik etkili olabilir. Bir araştırmada, çekici bir kişinin bir gruba katıldığında daha fazla ilgi gördüğü ve daha çok kabul edildiği ortaya konmuştur. Ayrıca, fiziksel olarak çekici olan kişilerin daha popüler olduğu, daha fazla arkadaşa sahip oldukları ve sosyal ortamlarda daha fazla dikkat çektikleri de gözlemlenmiştir.

Ancak, fiziksel çekicilik tek başına yeterli değildir ve diğer faktörlerin de etkisi dikkate alınmalıdır. Örneğin, güvenilirlik, otorite ve konuşmanın içeriği gibi faktörler, inanma ve ikna etmede de etkili olabilir.

Fiziksel Çekiciliğin Güven, Etkileşim ve İnanma Konularındaki Etkisi

Bu durum, fiziksel çekiciliğin insanların algıları ve sosyal etkileşimleri üzerinde önemli bir etkisi olduğunu gösteren çeşitli araştırmalarla desteklenmektedir. Fiziksel çekiciliğin güven, etkileşim ve inanma konularındaki etkisi şu şekilde açıklanabilir:

  1. Halo Etkisi: İnsanların fiziksel olarak çekici kişilere güvenme ve onların sözlerine inanma eğilimleri, “halo etkisi” adı verilen bir psikolojik fenomenle ilişkilendirilebilir. Bu etkiye göre, insanlar çekici buldukları bir kişiye daha olumlu nitelikler atfederler ve bu kişinin daha dürüst, zeki ve güvenilir olduğuna inanma eğilimindedirler.

Örnek: İş görüşmelerinde, işverenlerin çekici adayları daha yetenekli ve başarılı olarak değerlendirdiği gözlemlenmiştir.

  1. İlk İzlenim: Fiziksel çekicilik, insanların birbirleri hakkında hızlı ve otomatik değerlendirmeler yaparken önemli bir rol oynar. Çekici olan kişiler, genellikle daha güvenilir ve olumlu değerlendirilir.

Örnek: Siyasette, seçmenlerin fiziksel olarak çekici adaylara daha fazla güvendikleri ve onların politikalarına daha fazla inandıkları tespit edilmiştir.

  1. Sosyal Başarı: Fiziksel çekicilik, sosyal başarı ve popülerlikle ilişkilendirilir. İnsanlar çekici oldukları için başkaları tarafından daha fazla kabul gören ve beğenilen kişilere daha fazla güvenir ve onların sözlerine daha fazla inanır.

Ancak, bu eğilimler genellemelerdir ve her durumda geçerli olmayabilir. .

İnsanlar, Fiziksel Olarak Çekici Kişilere Daha Fazla Güvenir ve Onların Sözlerine Daha Fazla İnanır

Araştırmalar, insanların fiziksel olarak çekici kişilere daha fazla güvendiklerini ve onların sözlerine daha fazla inandıklarını ortaya koymaktadır. Bu durum, çekicilik algısının insanların algılama, yargılama ve davranışlarını nasıl etkilediğini göstermektedir.

Örneğin, işverenlerin gözünde fiziksel olarak çekici olan kişiler, daha nitelikli ve yetenekli olarak algılanabilirler. Bu nedenle, işverenler bu kişilere daha fazla güvenerek, onların söylediklerine daha fazla inanabilirler. Bu durum, iş hayatında çekici kişilerin daha fazla başarı elde etmesine yardımcı olabilir.

Fiziksel olarak çekici kişilerin, bir konuda yapılan sunumlara daha fazla ilgi çektiği ve dinleyicilerin daha fazla ilgi gösterdiği de tespit edilmiştir. Bu durum, dinleyicilerin çekici kişilere karşı daha olumlu bir tutum sergilemelerinden kaynaklanabilir.

Ayrıca, çekici kişilerin, diğer insanlarla olan sosyal etkileşimlerinde de daha fazla başarı elde ettikleri gözlemlenmiştir. Örneğin, çekici özelliklere sahip bir kişinin, bir karşılaşmada daha fazla yardım aldığı ve daha fazla sempati gördüğü tespit edilmiştir.

Son Söz

Fiziksel çekicilik, insanların ikna edilmesinde önemli bir etkiye sahip olsa da sadece fiziksel çekiciliğe dayanarak karar vermek kesinlikle yanıltıcıdır. Bir kişinin görünümünden ziyade, savunduğu fikirlerin mantıklı ve gerçekçi olup olmadığına dikkat etmelisiniz. Fiziksel çekiciliğin sizi etkilemesine izin vermemelisiniz.

Kararlarınızı, objektif ve mantıklı bir şekilde ele alarak vermeniz gerekmektedir. Duygusal tepkilere kapılmadan, detaylı bir analiz yaparak karar alınması son derece önemlidir. Unutmayın ki, alacağınız kararlar uzun vadede hayatınızı şekillendirebilir ve bu nedenle bilinçli bir şekilde karar vermeniz önemlidir.

Konuyla ilgili daha fazla bilgiye ulaşmak isteyenler için önerdiğimiz kaynaklar ve kitaplar:

Aşağıda paylaştığım kitaplar, fiziksel çekicilik ve insanların algıları üzerindeki etkisi konusunda daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olabilir. Her kitap, konuyu farklı açılardan ele alarak, çekicilik, güzellik ve insan davranışları arasındaki ilişkileri keşfetmenize olanak sağlar.

  1. “Beauty Pays: Why Attractive People Are More Successful” – Daniel S. Hamermesh Bu kitap, çekici insanların iş dünyasında ve sosyal hayatta nasıl daha başarılı olduğunu inceleyen araştırmalara dayanarak, fiziksel çekiciliğin insanların başarıları ve algıları üzerindeki etkisini ele alır.
  2. “Survival of the Prettiest: The Science of Beauty” – Nancy Etcoff Nancy Etcoff, bu kitapta güzellik ve çekicilik kavramlarının evrimsel ve biyolojik temellerini ve bu kavramların insanlar arasındaki sosyal etkileşimlere nasıl yansıdığını incelemektedir.
  3. “The Halo Effect: … and the Eight Other Business Delusions That Deceive Managers” – Phil Rosenzweig Bu kitap, yöneticilerin iş dünyasında sıklıkla düştüğü yanılgılardan bahsederken, Halo Etkisi’ni de iş dünyasında fiziksel çekicilik, başarı ve algı bağlamında inceler.
  4. “Influence: The Psychology of Persuasion” – Robert B. Cialdini Bu kitap, ikna ve etkileme süreçlerinin altında yatan psikolojik prensipleri anlatırken, fiziksel çekiciliğin insanların ikna edilmesinde nasıl bir rol oynadığına da değinir.
  5. “The Social Animal” – Elliot Aronson Bu kitap, sosyal psikoloji alanında temel kavramları ve teorileri anlatırken, fiziksel çekiciliğin insanların sosyal etkileşimleri ve algıları üzerindeki etkisini de ele alır.

Hayvan Davranışları ve Bilinçaltı

hakan_menguc_hayvan_egitimi

Bu fotoğraf hayvan davranışları ve rehabilitasyonu eğitimi aldığım Güney Afrika’daki eğitim kampından.

Bilinçaltı üzerindeki uzmanlığım özellikle vahşi hayvanlar üzerinde çalıştıktan sonra kat be kat arttı.
Zira bizi hala reptilian (sürüngen) beynimiz bugünkü tabiri ile bilinçaltımız yönetiyor.

Aslan bakımı üzerine yazdığım yazıyı da buradan okuyabilirsiniz.

Madem yaşıyoruz, kapasitemizi en iyi şekilde kullanalım

Pek çok kişi kapasitesinin sadece küçük bir kısmını kullanır.

Pek çoğu ise potansiyelinin ne kadar büyük olduğundan dahi haberdar değidir.

Amerika’nın en önemli mentörlerinden biri olan Jim Rohn der ki; ‘Sadece insanlar yapabileceklerinin çok daha azını yapan tek yaşam formudur. Sadece insanlar kapasitelerinin çok daha azıyla yetinirler.’

İnsanoğlunun kabul ettiği tüm diğer yaşam formları potansiyellerini maksimum kullanır. Bir ağaç ortalama ne kadar büyür? Büyüyebildiği kadar büyür tabii ki. Hiçbir zaman bir ağacın kapasitesinin altında büyüdüğünü göremezsiniz. Ağaçlar yarım büyümez. Ağaçlar köklerini olabildiğince dibe gönderirler. Büyüyebildikleri kadar yükseğe büyürler. Çıkarabildikleri kadar meyve ve yaprak çıkarırlar.

Bir hastalık dışında bir insanın da fiziksel olarak yarım büyüdüğünü göremezsiniz. Bizler de tam gelişene kadar büyümeyi sürdürürüz. İşte bu hayatın kontrol edemediğimiz parçasıdır. Genetik olarak kodlanmış bir şeydir. Bedenimizin büyümesini kontrol edemeyiz.

Fakat kontrol edebildiğimiz bir büyüme var. Bu aklımızın büyümesi ve genişlemesidir. İşte bunu kontrol edebiliriz.

Her yaşam formu kendi maksimum kapasitesine ulaşmak için uğraşır. Peki neden insanoğlu kendi potansiyelinin tamamına ulaşamaz?

İşte nedeni: Çünkü bize seçim yapma yetisi verildi. Bu bizi timsahlardan, ağaçlardan ve kuşlardan farklı yapan şeydir. Seçim yapabilme bizi diğer yaşam formlarından farklı kıldı.

Size bir seçim; Olabileceğimizin sadece bir bölümü veya tümü olabiliriz.

Siz hangisini seçiyorsunuz?

 

Yararlanılan kaynaklar; Jim Rohn

Ne İstiyorsun? Küçük Bir Sorgulama


Ne istiyorsun?

Güzel bir araba?
Güzel bir eş?
Bir milyon dolar?
İyi bir iş?
Çocuk?
Bilgisayar?
iPhone 5?
Bahama adalarında tatil?

Tüm bunları neden istiyorsun?
Tüm bunlara ulaşınca ne HİSSEDECEKSİN?

İYİ HİSSEDECEKSİN!

Tüm isteklerimizin güdüleyen şey İYİ HİSSETMEK isteği.
Bilinçaltı ACI’dan kaçıp ZEVK’e ulaşmak için her şeyi yapar.

Bazen birisi sırf iyi hissedebilmek için 20 yıl çalışır, çünkü iyi hissetmenin tanımını toplum öğretmiştir;
– Sigortalı işin olacak,
– İyi bir şirkette çalışacaksın, iyi bir maaşın olacak,
– Evleneceksin, nurtopu gibi evlatların olacak.
– Ve sonunda emekli olacaksın, güzel bir emekli maaşın olacak ve şimdi İYİ HİSSEDEBİLİRSİN.

Ama bazen öyle bir insanla karşılaşırsın ki, belki ayda 300-400 lira kazanıp geçiniyordur ama o senin 20 sene sonraki hedefini şimdi gerçekleştiriyordur, İYİ HİSSEDİYOR ve hayatının zevkini çıkarıyor.

Parasız kaldığım dönemlerde bile sevmediğim işi yapmayı reddettim,
çünkü parayı kazanmamım sebebinin ne olduğunu biliyorum.

Geçenlerde Bursa’ya ailemi ziyarete gittim, o arada da çocukluk arkadaşlarıma uğradım. Küçükken ne kadar eğlendiğimizi konuşuyorduk, onlar sürekli ‘Ne günlerdi be! Bir daha o günler gelmez’ dediler. Ben hemen lafa girdim, ‘Hooop, ben o zamanlar ne kadar eğleniyorsam şimdi de o kadar eğleniyorum. Benim için hayat aynı güzellikte’ dedim. Sen şanslısın, sen farklısın, sendeki azim bizde yok dediler. Çünkü onlar rüzgarın götürdüğü yöne direnmemimişlerdi, toplum onlara ne dediyse kabul ettiler ve şimdi 9-5 bir işte çalışıyorlar. Ama beni her gördüklerinde de bunun mümkün olabileceğini anlıyorlar.

Neyse lafı çok uzattım, bu yazı yazmamın amacı şu, tüm bu koşuşturma bilinçaltı düzeyinde İYİ HİSSETMEK için, bu yüzden iyi hissetmeye şimdiden başlayın. Sevdiğiniz işi yapın.

Bu bazen kolay olmaz ama sevdiğiniz işi yapabilmek için, şu an da yaptığınız işi bir müddet sevmeniz gerekiyor.

Uçağın kalkışı sarsıntılıdır ama belli bir yüksekliğe geldiğinde işler yoluna girer.

Hayatta en güzel şey hem sevdiğin hem uzman olduğun işi yapmak. Çünkü ikisinden biri olmayınca, olmuyor.

Sevgiler, Hakan.
(17 Temmuz 2013)

Çocukların Bilinçaltını Veliler mi şekillendiriyor?

çocukların bilinçaltı

Bilinç dediğimiz yapı (korteks) tam anlamıyla gelişimini onsekiz yaşında tamamlar. Bütün davranışlarımızın, alışkanlıklarımızın kayıtlı olduğu bir oda düşünelim. Doğduğumuzda bu odanın kapısı tamamen açıktır ve içeriye her türlü bilgi girmektedir. Kapı biz büyüdükçe yavaş yavaş kapanmaya başlar.

Çocuklarda oluşan davranışsal bozuklukların en önemli nedenlerinden biri bilinçaltı kapılarının tamamen açık olması ve velilerin bunun farkında olmaması.

Mesela evinizde eşinizle bir kavga etmiş ya da bir arkadaşınıza telefonda küfür etmiş olabilirsiniz. İki gün sonra bu olayı unutursunuz, çünkü bilinçli olarak düşünür, abarttığınızı ya da o an gereksiz öfkelendiğinizin farkına varırsınız. Ama bilinçaltı kapısı tamamen açık olan çocuğunuz o olayı unutmaz ve benzer olaylarda yeni yüklemeler yaparak bunu davranışsal bozukluğu dönüştürür.

Bu yüzden çocuklarınızın yanında davranışlarınıza daha dikkat edin. Onlar sizin kadar bilinçli değiller ve tüm kayıtları bilinçaltına gidiyor.

Bilinçaltı tüm yaşananları koruma amaçlı kaydettiği için, benzer olayda vücudu hemen harekete geçirip tehlike var sinyali vermeye başlıyor. Biriken tehlike sinyalleri bazı arızalara sebep oluyor.

Çocuklar, bizim eserimiz…

Soru: Çocuklar her şeyi kayıt edip tehlike olarak mı algılıyor, o zaman yandık?

Cevap: Herkesten gelen şeyleri değil, otoritelerden (anne-baba-öğretmen) gelenler ve yoğun içerikli duygusal olayları kaydediyor.

Hakan Mengüç – 12 Kasım 2012 – 11:50

(Not: Bu yazılanlar Hakan Mengüç’ün sadece şahsi görüş ve fikirlerini yansıtır. Asla hekim önerisi değildir.)

bilincalti_cocuk

Bilinçaltının Özellikleri – Bilinçaltı Değişimi Sevmez

Bilinçaltı Değişimi Sevmez,

Neden sevmez? Çünkü bilinçaltı tutarlı olmayı sever, tutarsızlık en nefret ettiği şeylerden birisidir.

‘İnsan kişiliğindeki en büyük güç, kendi tutarlılığını koruma ihtiyacıdır.‘ Anthony Robbins

Peki neden tutarlılık onun için bu kadar önemli? Bilinçaltına gelen her düşünce onun için bir tohumdur ve bu tohumu büyütmek için kendisine benzer düşüncelerden güç alır.

Para kötüdür sözü bilinçaltınıza kaydolmuşsa, bilinçaltınız bunu beslemek için hep ‘para kötüdür’ ile ilgili kanıtlar arayacaktır. ‘Fakir ama gururluyum’, ‘malım mülküm olacağına huzurum olsun’, ‘para elinin kiridir’ gibi sözler üretecek ve bunlardan güç alacaktır.

Bilinçaltı için iyi ya da kötü yoktur, o sadece tekrarlanan düşünceleri doğru kabul edip, onlar için kanıtlar arar.

Soru: Bilinçaltı için yıllardır inandığı bir şeyi değiştirmek zor mudur?

Cevap: Pek kolay değildir. Göçebe bir hayat yaşadığınızı düşünelim, bir yer buldunuz ve oraya yerleştiniz. İlk önce uzun süren emekler sonucunda bir ev yaptınız, sonra bahçeye domatesler, biberler çeşitli sebzeler ektiniz artık kurulu bir düzeniniz oluştu, her şeyi  bu düzene göre ayarladınız. Sonra aniden birisi geldi ve ‘Gidiyoruz, başka bir yerde ev kuracağız’ dedi, ne düşünürsünüz, ilk önce isyan edersiniz değil mi?

İşte bilinçaltı yıllardır koruduğu bir inancı veya düşünceyi, bir çok eylem ve duygu ile bağlantılandırır. Ona göre bu onun hayatta kalması için gerekli bir inaç veya düşüncedir, bu yüzden değişme zamanı geldiğinde buna çok direnir.

Soru: Peki Bilinçaltının bu direncini nasıl kıracağız.

Cevap: Bilinçaltı yavaş ve süreklilk arzeden bir değişime daha az direnir. Hayatımdan bugün alkolü atacağım dediğinde isyan çıkarır ama her gün yarım bardak azaltacağım dediğinde (iradeli olmak kaydıyla) buna ilki kadar direnmez, çünkü çoğu zaman bunun farkında olmaz. (Sigarada durum bu şekilde işlemez, nedenini daha sonra anlatacağım.)

Biz insanlar yavaş değişimlerin farkında pek olmayız. Çocuğumuzun büyüdüğünü, göbeğimizin çıktığını, yavaş yavaş yaşlanmaya başladığımızı farketmeyiz çünkü bu çok yavaş olur.

Tokyo’dan İstanbul’a kalkan bir gemi rotasında 1 santimetre sapma yapsa, o sapmayı 3-4 gün kimse farketmez ama altı ay sonra İstanbul’da olacağına Güney Afrika’ya gitmiş olur. Sadece 1 santimetre bunu yapar.

Bu yüzden bilinçaltının direnci ile karşılaşmadan değişmek istiyorsanız, Büyük düşünün ama küçük adımlarla başlayın.

Ve her gün 1 santimetre ilerleyin, asla aksatmadan…

Her gün 1 santimetre…

BÜYÜK DÜŞÜN, KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLA :)

Bu yazı, genel bilgilendirme amaçlıdır ve herhangi bir sağlık tavsiyesi, teşhis veya tedavi önerisi olarak kabul edilmemelidir. Sunulan bilgiler, profesyonel tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi yerine geçmez. Herhangi bir sağlık sorunu ya da durumuyla ilgili endişeleriniz varsa, lütfen bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçiniz. Bu yazının içeriği, sadece eğitim amaçlı olup, herhangi bir kişisel sağlık durumunuza veya özel ihtiyaçlarınıza yönelik değildir. Bu yazı, teşhir amaçlı değildir ve kişisel durumlarla ilgili herhangi bir tanı içermez.

İnsan Zihninin Gücü – Donarak Ölen Denizci

1950’li yıllarda bir İngiliz şilebi Portekiz’den aldığı Madura şaraplarını İskoçya’ya götürür. Demir attığı limanda yükünü boşalttıktan sonra, şilepte çalışan denizcilerden biri unutulan şarap kolisi kaldı mı diye denetlemek üzere soğuk hava deposuna girer. Onun içerde olduğunu fark etmeyen başka bir denizci ise, kapıyı dışardan kapatır. Soğuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini. Çakısıyla içerden açmaya çalışır kapıyı, mümkün değildir. Boş şilep, yeni yükünü almak üzere Portekiz’e doğru yola çıkar.

Devam