After Life dizisi herkesin izlemeye tahammül edemeyeceği bir kara komedi. Bana göre iki nedenden dolayı bu dizinin izleme zorluğu var;
1- Dizide anlatılmaya çalışılan alt metin anlaşılmazsa eğer (ki pek çok sabırsız günümüz izleyicisi anlamayacaktır) ortalama seyirci için aksiyonsuz, çok sıkıcı bir dizi olur.
2- Dizi insanı kendisi ile sert bir yüzleşme yapmasını sağlıyor. Pek çok insan bu doğrudan yüzleşmeye hazır değil. Ölüm, yaşam, yaşamın anlamı, insan ilişkileri, inançlar konusunda epey mesajlar veren bir dizi.
Dizinin konusu, mutlu bir evlilik sürerken eşini kaybeden ve eşini kaybettikten sonra yaşama karşı tüm motivasyonunu da kaybeden bir adamın hikayesi üzerinden kurgulanmış.
İlk sezonun 5 bölümü kahramanımız için ızdırap içinde geçse de, altıncı bölümde çok güzel bir açılma yaşanıyor.
Altıncı bölüm bittiğinde aklımda şu söz belirdi; “Yolun sonunda karamsarlar haklı çıksa bile, iyimserlerin yolculuğu daha güzel geçmiş olacak.”
Dizi pek çok sahnesi ve karakterleri açısından ele alınabilir. Fakat ben sadece bu yazıda kahramanımızın uzun süre devam ettiği psikolog ve mezarlıkta tanıştığı kadın arkadaşı üzerinden anlatılmak isteneni kendi açımdan yorumlayacağım.
İyi bir eğitim almış ama karşısındaki insana değer vermeyen bir psikolog. Bunun karşılığında insan psikolojisi konusunda eğitim almamış ama kahramanımızla aynı ortak geçmişe sahip ve empati kurabilen bir kadın.
Kahramanımız uzun zamandır psikoloğa gitmesine rağmen terapi seanslarından hiçbir fayda göremiyor, bunun yanında mezarlıkta tanıştığı ve arkadaş olduğu kadın onu gönülden dinlediği ve eskilerin deyimiyle hemhal olduğu için ona büyük fayda sağlıyor. Ve insanların kalbini kıran, aksi katı fikirli bir adam yumuşayıp değişebiliyor.
Hepimizin bugün pek çok cevabı bildiği çağda, akıl verenlerden çok huzur verenlere ihtiyacımız var. Aklı, huzurla birlikte verenlere ise daha çok ihtiyacımız var. Bazen bu kişi bilge bir psikolog olur, bazen bir çiftçi olur, bazen bir balıkçı, bazen de sokakta yaşayan bir evsiz…
Bilge insanlarla çoğunlukla bulmayı beklediğiniz yerlerde değil de, hiç ummadığınız yerlerde karşılaşabilirsiniz.
Son olarak aşağıdaki fotoğrafla bitirmek istiyorum, bu sahne ile karşılaştığımda dilimden şu sözcükler döküldü; “Biri seni dinlediğinde değil, anladığında iyi hissedersin ve hayatta en büyük zenginliğin seni tüm kusurlarınla kabul eden dostlarındır…“