Bazen bana şöyle mailler geliyor; ‘Gösterileriniz çok güzel, çok beğeniyor ve kişisel gelişim konusunda konuşmalarınızı da lütfen ekleyin.’
Ben de vakit buldukça ekleyeceğim. Sizlerle biri İstanbul, biri de Uşak’ta yaptığım 2 konuşmayı paylaşıyorum.
Qismet says:
kelimenin tam anlamiyla super
21 Ocak 2013 — 20:06
Hüseyin Muştu says:
Ses tonunuzda biraz eksiklik var ama gayet beğendim, tebrik ederim.
22 Ocak 2013 — 21:05
Deniz says:
1982′ de Fransiz fizikci Alain Aspect ve ekibi tarafindan gerceklestirilen Hologram deneyi; bircok atomalti parcaciklarin aralarindaki uzaklik her ne olursa olsun, her birinin bir digerinden ve davranislarindan haberdar oldugunu kanitlamistir. Bu deney isik hizini gecen parcaciklarin varligini gosterdiginden Einstein’in fikrine tam olarak uydugu soylenemez. Ancak bir baska fizikci David Bohm’un da soyledigi ve teoride genel kabul gormus olan maddenin hem parcacik hem dalga ozelligi gostermesi(Schrodinger’in; dalga fonksiyonunun uzaya ve zamana bağlı değişimini gösteren denklemi) Aspect’i dogrular niteliktedir. Belki tum bunlar belirsizlik ilkesine aykiri gibi duran seylerdir fakat bu ilke determinizmin her şeyi kesin olarak belirleyebilme gorusunu yikar ve nedensellik ilkesini kanitlar.
Schrodinger’in zamana bagli ve zamandan bagimsiz deneyleri, -ki zamanin ne oldugu konusunda henuz bilim dunyasi tam olarak hem fikir olmamasina ragmen-günümüz dalga mekaniğinin temelini olusturur.
De Broglie de maddesel parçacıkların da dalga gibi davranabileceğini söyler. Maddenin bu ikili karakteride yalnızca atom seviyesindeki gözlemlerde (mikroevrende) ortaya çıkar!
Aslinda kendimiz ve daha otesi tum evrenin butunsel bir holografik projeksiyon oldugunu dusundugumuzde, herseyin bir butun oldugunu ve butune gitmeye calistigi, birlesme istegi olarak algilayabilmemizde mumkun hale gelir.
Keith Floyd isimli psikolog gibi psikiyatri dunyasindan bircok kisi de; fizik dunyasinda kabul gormus Hologram projeksiyonun gecerli oldugu evrende beynin bilinci uretmesinin mumkun olamayacagini soyler. Tum duygu ve dusunceleri atomalti parcaciklar olarak dusunup-ki oyledir- herbirinin butune gitmeye calisip yansima yapmasi ve birbirleriyle alakadar olmasi gozardi edilemez, sahsi fikrim. Ve beyin bilincin temel noktasi degildir.
Fizikçilerin yaptiklari, bir parçacığın olası hareketini belirlemektir; dalga şeklini ve böylece bir kuantum parçacığının belli özelliklere sahip olma olasılığını belirlemektir. Kuantum kuramı gercekte tek tek olayların belirlenebileceği görüşünü reddeder ve bu kuramın determinist olmaması; neyin bilinebilir neyin bilinemez olduğu konusunda bir ilke sorunudur.
Kisacasi herşey herşeyle bağlıdır..
Simdi ben bu uzun, sikici ve karmasik gorunumlu yaziyi neden yazma geregi hissettim, inanin hic bir fikrim yok:) ama galiba burdaki nedensellik ilkesi; sizin seminer konusmasindaki hafizamizin nerede oldugunu anlatma biciminiz olmus olabilir, evet oyle tahmin ediyorum ya da akademisyen fizikcilerin bu konulardaki yorumlari olmusta olabilir, isteyip hayal edipte yazmista olabilirim ya da hicbiri olmayip tamamen can sikintisindan;) sanki sonuncusu daha makul geldi simdi soyleyince. Su an oturup ders calismam gerekirken burda bunlari yaziyorum ve bundan hoslaniyorum. Evet evet sebep bu!:)
Ama tum bu yazdiklarim sizinde anlatiklarinizi dogrulayan ve anlattiklarinizla ortusen seyler.
Bugune kadar ogrendigimiz, gordugumuz, deneyimledigimiz hersey sanirim heryerde- sizinde dediginiz gibi. En azindan oyle olmasi cok daha isimize gelir deyip oyle kabullenmek en hosu:) ben oyle yapmaya calisiyorum. Fakat tum herseyin beynimize hapsoldugu hayalini kuranda biziz malesef.
Sizi 2 gun evvelinde, hipnoz konusunu detaylica arastirma istegiyle google’da savsaklaya savsaklaya gezinip birseyler araken tesadufen videolariniza denk gelip izleyerek tanima sansina eristim. Iyikide tanimisim diyorum an itibariyle. Evet o kuantum masalciklari anlatan bir cok kisiden konuya daha vakif ve egitimli olmanizda goze carpiyor. Fizik yuksek lisans ogrencisi olarak azicik kuantum bilmeme dayanarak soyluyorum bunu da mazur gorun;)
Ama soylede bir sikinti var ki; gunumuzde bircok akademisyen fizikci kuantum lafinin bu kadar agizlara sakiz olmasindan rahatsiz-hakli olarak. Onlari bu davranisa surukleyen sey sizinde tahmin edeceginiz uzere bu isi insanlari kandirarak menfaat ve cikarlarina kullanan insanlarin varligi. Kuantum fizigi gercekten cok zor bir alandir. Fizik lisans egitiminde dahi kuantum fiziginden once, klasik teorik mekanik dersi verilir, ki kuantum fizigi anlasilabilsin diye ama herseye ragmen genede anlasilamaz:)
Tum bu dediklerime karsilik olarak, buyuk bir hiddetle bu isi layigiyla yapan sizin gibi calisan insanlarada tepkiyle yaklasan bilim insanlarinin, bilimi algilama biciminden kusku duyarim. Her temel bilim kuskuyu gerektirir makul olcude pek tabi.Birseyin net olarak aksi ispat edilemeyecegi surece, tum keskinligiyle o seyi inkar etmek bilim insani davranisina ne kadar uyar orasi da tartisilir. Ama cok var tabi boyle !bilim insani! Belki devlet de biryerde hakli, biraksinlar bilimi, fizigi pastacilik yapsinlar daha iyi ya neyse!
Calismalarinizi gercekten takdir ediyor devaminda takipte olacagimi soyleyerek bitirmek istiyorum, cunku yazdikca yazasim geliyor…:) bu uzun yorum yazisi icin de ozur
Kalin saglicakla!
17 Şubat 2013 — 00:37