Birbirinden farklı, çok değişik insanlarla çalışma fırsatı buldum. Bazı insanların mutsuzluğunun en büyük nedeni geçmişindeki olayları tekrar tekrar yaşamaları ve bu günlerini mahvetmeleriydi, ama bazı insanlar da gördüm ki geçmişinde kötü şeyler yaşamasına rağmen bunları bir şekilde o konuyu derinlemesine düşünmedikçe hatırlamıyor veya hatırlasalar bile etkilenmiyorlardı.
Peki neden bazı insanlar hala geçmişe takılmış bir şekilde yaşarken, onlardan daha trajik bir geçmişi olan insanlar geçmişlerine takılmıyorlar?
Bu sorunun cevabını anlamak için beynimizin çalışma prensiplerini anlamalıyız. Geçmişe ait tüm yaşanan olaylar beynimizde bir film dosyası şeklinde depolanıyor. Bazıları HD kalitesinde depolanırken bazılarının görüntü kalitesi çok bozuk oluyor. Bazılarının sesleri 5+1’ken bazılarının sesleri çok bozuk çıkıyor. Bazı görüntüler 100 ekranken bazıları 37 ekran olarak kaydediliyor. (Koku ve tatları şimdilik katmıyorum)
Genellikle bir fobi oluşurken, beynimiz yaşanan olayı ve beraberinde yoğun duyguları o kadar net bir şekilde kaydediyor ki, adeta 200 ekran, HD kalite 5+1 ses sistemi gibi, ve ne zaman o fobi ile ilgili bir uyaran görse (mesela örümcek, yılan vs.) o yaşadığı olay hemen tüm canlılığı ile gözünün önüne geliyor ve aynı korkuyu yaşıyor.
Daha geçen gün 10 senedir, dar kapalı alanlara karşı fobisi olan bir arkadaşımla çalışıp bu fobisini tam 5 dk.’da yok ettim. Üstüne bir yorgan attığınızda daha 1. saniyesinde çığlık atıp bağırıyordu.
İlk önce onunla görüntüsü hakkında konuştum, tabii ki bu gördüğü görüntü aynen yukarıda bahsettiğim gibi çok canlı bir görüntüydü. İlk önce korkma anını bir film gibi izledik ve ona bazı komik detaylar koyduk. Böylece absürd bir komedi gibi olacaktı. (Korkunç Bir Film serisi gibi) Filme o kadar çok saçma sapan ayrıntı koydum ki gülmeye başladı. Sonra görüntüyü 100 ekrandan 37 ekrana indirdim, sesleri de bulanıklaştırdım. Ve bir kaç düzenleme daha yaptıktan sonra, aynı şeyi bir kaç defa daha yaptırdım.
Şimdi deneme zamanı gelmişti. Yorgan ve pike gibi şeyi tekrar üstüne atacak 20 saniye tutacaktım. Yorganı üstüne attım, atar atmaz kahkahalarla gülmeye başladı. “Yahu senin korkman gerekiyor, niye gülüyorsun” dedikçe daha fazla gülmeye başladı, hatta gözlerinden yaşlar geldi. Dedim ister gül ister gülme 20 saniye tutacağım bunu :) 20 saniye tuttum ve hiç bir korku hissetmeden, çok rahatlamış bir şekilde kalktı.
10 yıldır varolan korkusunu 5 dakika da yok ettik. Bu kadar basit!
Bir gün örümceklere karşı fobisi olan bir kadın, ’10 yıldır varolan bir korkumun 5 dakikada yok olacağına inanmıyorum’ dedi. Ben de ona “Siz bu korkuyu 10 yılda değil 5 saniyede, tek bir olayla oluşturdunuz doğru mu?” dedim, “Evet” dedi. Ben de, “Ben de böyle yoğun bir korkunun 5 saniyede oluşacağına inanamıyorum ama oluyor” dedim.
Konumuza geri dönersek, geçmişte yaşadığımız ve hala takıntılı olduğumuz olayları değiştirmenin bu kadar basit olduğunu deneyerek görebilirsiniz.
Görüntüler etkilidir. Şimdi size sorsam, bir filmi 37 ekran bir televizyonda izlediğinizde mi filmden çok etkilenirsiniz yoksa sinemada dev ekranda izlediğinizde mi çok etkilenirsiniz? Özellikle korku filmleri için bunu düşünebilirsiniz.
Eğer geçmişinizde atlatamadığınız ve sürekli aklınıza gelen bir anı varsa, onu bir düşünün. O bir filim mi? Bazıları resim olarak da görebiliyor. Büyüklüğü ne kadar? Ne kadar canlı? Şimdi o filmdeki karakterleri komikleştirin, erkeklere sütyen takın, tayt giydirin, olabildiğince komik olsun. Filmin arkasına Ajdar’ın çikita muz şarkısını koyun. Filmi dışardan bir izleyici olarak izleyin ve kahkahalar atın. İnanının bunu en az 10 defa yaparsınız artık o anı sizi sadece güldüren bir anıya dönüşür. (Bunu seminerlerimde defalarca yaptım)
Unutmayın, geçmişin en güzel yanı, onun artık geçmiş olmasıdır.
İki Zen öğrencisi, yabani bitki toplamak için tapınaktan ayrılır ve ormanın derinliklerine doğru ilerlerler. Bahar zamanıdır ve tüm doğa canlanmıştır. Zen öğrencileri bir yandan bitki toplayıp bir yandan ormanın içindeki bir köye yaklaşırlarken karşılarına bir kadın çıkar. Kadın, dağdan gelen kar suları ile gürül gürül akan nehirden karşıya geçecek bir yol bulmakta zorlanmaktadır.
Zen öğrencilerinden bir tanesi ilerler ve kadını sırtına alıp nehirin daha sığ olan bir yanından karşıya geçer. Kadını karşı kıyıda bıraktıktan sonra teşekkürlere yanıt verir ve yeniden nehrin diğer kıyısına, yabani bitki toplamaya döner.
Geriye döndüğünde diğer arkadaşı onaylamayan gözlerle kendisine bakıyordur. Ona hemen bir bir Zen öğrencisinin yapmaması gereken şeyleri anlatır. Kadınlara dokunmak yasaktır.
Yol boyunca bu konuda konuşup durur. Ona, böyle bir şey yapmaması gerektiğini, tapınak yemininin kadınlardan uzak durmayı gerektirdiğini söyler.
Tapınağa yaklaştıklarında diğer öğrenci halen bir kadına dokunduğu için kardeşini azarlamayı sürürmektedir. Tapınağın kapısına geldiklerinde, kadını sırtında nehirin karşısına geçiren öğrenci durur ve kendini azarlayan kardeşinin gözlerine bakarak şöyle der:
Sevgili kardeşim, ben kadını nehirin karşı kıyısında bıraktım. Sen hala onu taşıyor musun?
lale says:
vav mı :) Niye yav vav, biz insanoğlu en kıymetli varlık değil miyiz. Aksi takdirde bize bahş edilen madde ve mananın birleştiği güçler aleminden nasibimizi alamaz ve bence günah denilen kavramı asıl böyle işlemiş oluruz.
Mengüç’ünde ifadelerinde bunu seziyorum ve katıldığım için buradayım.
İnsanlık aleminden başka bir alem kabul etmiyor, insanlığa hizmetin sadece ve sadece saf bilgiyle olacağı dışında hiçbir bağlantıya eğilim ihtiyacı duymuyorum.
20 Ekim 2009 — 13:08
Aylaaa says:
daha fazla yazınızı bekliyoruz :))
09 Kasım 2009 — 09:39
eskişehirrrrrrr says:
ya eskişehir??
eskişehire nezamn geleceksiniz??
15 Kasım 2009 — 17:04
hakanmenguc says:
Eskişehir’e de geleceğim, her yere geleceğim :)
20 Kasım 2009 — 10:44
Erhan says:
Çok güzel anlatmışsınız teşekkürler
20 Kasım 2009 — 10:46
eskişehirrrrrr says:
ne mutlu bize ozaman:))
20 Kasım 2009 — 23:14
MOA says:
çok çok harika bir çalışma olmuş:
02 Aralık 2009 — 16:35
Sirius says:
Çok çok güzel bir çalışma…
Antalya”ya gelmeyecek misiniz?
08 Aralık 2009 — 07:04
hakanmenguc says:
geleceğim, gelmez olur muyum? :)
08 Aralık 2009 — 09:06
Tuna says:
Harika
18 Aralık 2009 — 11:34
Elena says:
Evet Hakan bey Eskişehir’e bekliyoruz en kısa zamanda… Burada da bilgilerinizden faydalanmak isteyecek bir sürü insan var emin olun…
20 Aralık 2009 — 23:19
Duygu says:
mükemmel bir yazı teşekkürler
03 Ocak 2010 — 12:40
Tylo says:
çok güzel bilgiler teşekkürler
22 Ocak 2010 — 13:09
Pınar says:
Ankara’ya bekliyoruz.
22 Ocak 2010 — 17:00
Aysel says:
kesinlikle katılıyorum
07 Şubat 2010 — 16:34
Figen says:
çok güzel
18 Şubat 2010 — 09:34
Jessica T. says:
geçmişin en güzel yanı onun artık geçmiş olmasıdır.
harika, harika ve doğru
28 Şubat 2010 — 13:36
hevaljin says:
ahh ah çok sorunlarım var.üstesinden gelemedigimm ne yapacagımı bliorumda kime sığınacamı bilmiorum sanki.beni ğeçmişimle cezalandıran bu sorunumdan kurtulmamda yardımcı olursanız sevinirim.
20 Nisan 2010 — 22:06
Bağımsız says:
çok çok güzel bir yazı
27 Temmuz 2010 — 23:25
Merve says:
müthişsiniz, tam bir koçluk bloğu
04 Ekim 2010 — 20:32
zatürrika says:
nlp uygulamaları..etkisini bir kere daha gördük..hatta harekete geçirdi :) teşekkürler…faydalı paylaşımlara devam:)
20 Aralık 2010 — 20:42
Aysel says:
teşekkürler
09 Ocak 2011 — 20:42
hakanmania says:
Harikasınız Hakan Bey.
13 Ağustos 2011 — 13:21
minamonra says:
Bursa’dan selam herkese.. teşekkürler Hakan Bey
13 Ağustos 2011 — 13:40
insev says:
normal asil olmasi gereken bir konu..ama malesef ki biz bazi insanlar bunu basaramiyoruz
ben tam tersi cok takiyorum herseyi kafama,bundan kurtulmayi o kadar cok istiyorum ki..bazen kendime iskence cektiriyorum resmen..
bazen guclu olunca takmam diyorum,bisey yasayinya beni uzunce insanlar derin derin icliyorum hayatimi kendime zehir ediyorum,laf soyleyenler mutlu mutlu yasiyor hic soylememis gibi…tesekkurler
23 Ocak 2012 — 17:44
ali says:
adanayada bekleriz gelin adanamızıda görün hakan bey iyi bir hikaye güzeldi :)
17 Şubat 2012 — 01:23
aylin says:
yıllarca geçmişe bağlı hatta tutsak bir şekilde yaşadım rüyalarım hep geçmişle ilgiliydi çünkü bilinçaltıma öyle bir saplanmıştı ki geçmişim ….neyse lafı uzat mıcam eski sevgilimi görüyordum onu unutamıyordum rüyamda her gün onu görüyordum aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen …bir gün aradım görüşelim dedi dünyalar benim olmuştu yaklaşık bir sene görüştük ama meğerse ben o insanı boşuna düşünmüşüm boşuna sonra kendimi toparladım ve çok yazık dedim kendi kendime düşünmeye bile değmezmiş …sonrası tabii ki ben onu bıraktım ve geçmişimi unutmak istediğimi anladım ne yazılar ne telkinler insan kendi yaşayıp karar verecek geçmiş mi gelecek mi diye düşünü bir kere dün bitmiş bugün yaşanıyor dünün bu güne ne faydası var yok tabii ki ….kesinlikle hayat her gün başka güzel geçmişi düşünmenin kimseye faydası yok kesinlikle
06 Kasım 2012 — 16:28
Hakan Mengüç says:
paylaştığınız için teşekkürler.
06 Kasım 2012 — 17:02
ugras says:
çalışmalarınızı takip ediyorum ve sizi çalışmalarınızdan dolayı canı gönülden tebrik ediyorum.
06 Şubat 2013 — 15:47
Hakan Mengüç says:
Teşekkür ederim.
15 Şubat 2013 — 14:08
aydın says:
aydına ne zaman geleceksiniz ? yazılarınızı ilgi çekici buluyorum, teşekkürler paylaşımlarınız için
16 Nisan 2013 — 12:17
Fatma says:
Merhaba
calismalarinizi ve sizi yeni takip etmeye basladim gercekten cok iyi .
yakinlarda olsaydim sizden yardim almak isterdim fakat uzaktayim (frankfurt da)
ama yazilariniz az da olsa iyi geliyor, tskler…
03 Mart 2014 — 18:07
Hakan Mengüç says:
Ben teşekkür ederim.
06 Mart 2014 — 18:47
Deniz says:
Önerdiğiniz teknik geçmişten kurtulmak için en çok önerilen tekniklerden biri. Bunu paylaşmanız iyi olmuş. Yalnız şu iki adamın hikayesi de sıktı artık. Kimin yaşadığı belli değil. Doğu der Şems batı der keşişler. Bu konu üzerine yazı yazan ya da çalışanların hep bu hikayeyi kullanıyor olmaları da ilginç doğrusu!
21 Nisan 2014 — 21:01
Hakan Mengüç says:
Hikayenin mantık yapısını incelediğimizde Zen öğretisi ile birebir uyuşuyor.
21 Nisan 2014 — 22:33
ARZUM Izmir says:
Hakan bey merhaba,
uzun suredir yaygin anksiyete teshisli rahatsizligimi nasil alt edebilecegimi dusunuyordum.Yazinizi tesadufen okudum ve ‘kisileri gibi komik kiyafetler icinde dusunun” onerinize kahkahalar ile guldum.cok farkli ama cok ise yarayan bir oneri oldugunu dusunuyorum.Sonucta bilincaltimizda dram olarak kaydedilmis duygulari yogun yasayarak fazlasi ile ciddiye alinmis durum ve olaylar ile dalga gecmek drami alt ust eder..Tekniginize tamamen katiliyorum, basarilar dilerim. Arzum – Izmir
11 Ağustos 2014 — 21:38
Kenan Canturkoglu says:
Cok guzel bişiler ogretmek ogrenmek cok guzel..
06 Ekim 2014 — 03:23
Burak says:
Hocam çok güzel anlatmışsınız. Ben korkumu degilde düşündükçe içimi acıtan sancıtan birini düşünüyorum komiklestirmeye çalışıyorum ama mimiklerim bir milim oynamıyor. Ve birini görmekten ve görünce içimin acımasından çekindiğim için belirli saatler de dışarıda olmamaya çalışıyorum. Bunu nasıl yenerim
03 Ağustos 2015 — 22:23