Kurbağalar bir gün yarışma düzenlemiş. Hedef; çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiç biri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: ”Zavallılar! hiç bir zaman başaramayacaklar!”
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış:”Zavallılar! hiç bir zaman başaramayacaklar!”
Sonunda bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;”Bu işi nasıl başardın?” diye. Kurbağa, “Lütfen yüksek sesle konuşun sizi duyamıyorum” demiş.
Bize küçüklükten beri öğretilen şey, ?Ekmek aslanın ağzında’ cümlesiydi. Sonra bu değişti ve, ?Ekme aslanın midesinde’ oldu. Bu bizde bir inanç oluşturdu. Bir de buna para kötüdür inançları eklenince bilinçaltımız tamamen parayla ilgili her şeyden bizi uzak tutmaya başladı. Bilinçaltı diyorum dikkat edin, bilinç değil!
Oysaki bolluk ve zenginlik içinde yaşamanın kötü bir yanı yoktu. Fakat gazetelerde bize hep zengin insanların çalan, çırpan, sömüren insanlar olduğunu gösterdiler. Oysaki çalıp, çırpıp, dolandıran insanlar 10 sene sonra ortada yoktu ve berbat bir durumun içine düşmekteydiler.
Mesela Vehbi Koç ölene kadar zengindi, çünkü kendi emeği ile zengin olmuştu ve zenginliğini hastane, kütüphane, yurtlar vs. yaptırarak hep paylaştı. Hiç bir zaman onu son model arabalarla görmedik. Son model arabalara binmek kötü bir şey mi? Hayır. Sadece zengin olmak demek yat almak, pahalı arabalara binmek demek değil. Zengin olmak paylaşmak demek. İşte size dünyanın en zengin insanı Bill Gates ile ilgili bir haber;
Dünyanın en zengin işadamı Bill Gates ve eşi Melinda, “Amerika’ nın en çok bağış yapanlar” sıralamasında en başta yeraldı. BusinessWeek dergisinin yayınladığı sıralamaya göre, 1999-2003 arasında yaklaşık 23 milyar $ bağış yaptığı belirtilen Gates ve eşi, servetlerinin %50′ den fazlasını bağış olarak dağıttı.
Benim inancıma göre zengin olmak demek daha fazla paylaşmak demek. Biz zaten bolluk içinde olan bir evrenin içinde yaşıyoruz ve bizim bolluk içinde yaşamamız gayet doğal.
Evren her zaman bize bolluk içinde olduğunu hep bağıra bağıra haykırdı, hem de öyle bir bolluk ki, hani istemediğin kadar deriz ya, aynen onun gibi.
Şimdi biraz örnek verelim.
Efendim, sabah, domatesinizi yiyorsunuz ve içinde yirmiye yakın çekirdek var. Bu çekirdeklerin her biri yine bir domates fidesi olma potansiyelinde.
Yediğiniz her zeytinin içinde zeytin ağacı olabilecek bir çekirdek var ve bir zeytin ağacının ne kadar zeytin verdiğini tahmin edersiniz herhalde.
Gelelim yazın yediğimiz karpuzlara, o çekirdekler ne öyle yahu? Hani bolluk olurda bu kadar mı olur?
Kavuna ne demeli, elma, portakal, mandalina, armut, limon vs. bütün meyveler bire bin veriyor. Sebzelerde aynı, diğer her şey böyle..
Artık her zeytin yiyişinizde, her domates kesişinizde, her karpuz yerken üstünüze başınıza döküşünüzde evrenin bolluğunu hatırlayın, gülümseyin ve şükredin.
Bu arada artık meyve sebze yerken çekirdeklerine dikkat edin, gördüğünüz bolluk karşısında şaşıracaksınız.
Melisa says:
Harikasın, bize çok güzel değerleri hatırlatıyorsun. Bakamadığımız pencereden bakmamızı sağlıyorsun.
24 Ekim 2009 — 10:22
Merve says:
Çok çok teşekkürler Hakan bey, farkındalık için teşekkürler
24 Ekim 2009 — 10:30
hakanmenguc says:
Ben teşekkür ederim,
Sevgiyle kalın…
24 Ekim 2009 — 10:32
King Trae says:
Mükemmel bir yaz Hakan, çok teşekkürler. Zenginliğin gerçekten ne olduğunu ve nasıl olabileceğini çok güzel anlatmışsın.
24 Ekim 2009 — 10:42
Dolunay says:
Yine harika bir yazııı
24 Ekim 2009 — 11:02
Mavi KUş says:
Mükemmelsiniz çok teşekkür
24 Ekim 2009 — 11:23
kurtuluş says:
güzel paylaşımların için teşekkürler hakan bey
24 Ekim 2009 — 15:34
Zehra says:
Bu yazıyı okurken geçen günlerde bir arkadaşımın söylediği bir cümle geldi aklıma. Bana bir konuşma arasında: ‘Zehra düşünsene ne kadar çok çeşit meyve var dünyada…yani karpuz veya üzüm olmasaydı da yaşayabilirdik ama evren bizi resmen çocuk şirmartır gibi sonsuz nimetleriyle şimartmış’ demişti…ne kadar da haklı değilmi?:))))
24 Ekim 2009 — 16:35
hakanmenguc says:
Kesinlikle haklısın Zehra :)
24 Ekim 2009 — 19:32
koşulsuz sevgi says:
Sevgili Zehra’nın arkadaşı çok güzel söylemiş ama biz şımarıklığımızı çok abartıp senin gözlerinle hiç bakmamışız sevgili Hakan .Açtığın pencereden bakmak çok hoş.Sevgiler…
24 Ekim 2009 — 23:39
CAÇ says:
hiç şükretmediğimiz gibi bir de sürekli şikayet ediyoruz ne kötü bişi..elimizdekilerin kıymEtini bilemiyoruz, hava sıcak olsa vay efendim neden scak bu hava hava soğuk olsa vay efendim neden soğuk bu hava bir türlü bize doğa yaranamıyor kaba tabir, bir de üstüne hatalı şartlandırmalar ve beyin filtrelemleri ve BUM!
25 Ekim 2009 — 01:04
İdris Cin says:
Gerçekten harika bir yazı olmuş ve farketmediğimiz şeyler hakkında farkındalık uyandırıyor. Kaleminize sağlık. Sevgiler, Saygılar..
25 Ekim 2009 — 13:58
lale karanfil says:
Zaten insan elindekini kaybedince kıymetini anlarmış ne yazık ki…ama bende hep şuraya takılmışımdır..neden ben kıymetini bildiğim halde değerlendiremiyorum yada değerlendiremedim. Bu sorunun cevabı ilkte gizli değil mi bence (takıldığım yere kendim cevap verdim affalo) yanlış yolda ilerlemekte ısrar etmenin neticesidir.
Gelelim evrenin bolluğuna…o bollukları tek başımıza götürürsek yine hiç bir anlamı olmaz, başkasına muhtaç olmadan yaşamını düzenledikten sonra sürekli paylaşacaksın paylaştığın değerler zaten sana geri dönecektir. Haketmeyenlerden de sadece uzak kaçacaksın.
25 Ekim 2009 — 14:13
Süleyman SÖNMEZ says:
Çok güzel. Bereketin sebebi düşünceme göre evrenin tek bir noktadan sonsuzluğa açılması. Bereketi birlikten çokluğa gitme sürecinin halen devam etmesi ister Bigbang deyin ister yaradılış deyin neya inanır olursanız olun ortada olan bir fiziksel gerçek bu. Kaynakların azaldığını iddia eden ekonomik sistemler ise kaynakları savaş gibi silah gibi yerlerde bitirdikleri için kendi gerçekliklerini yaratıyorlar.
Evren zengindir hayat zengindir.
25 Ekim 2009 — 14:21
Zehra T. says:
Evren bolluk içinde…
teşekkürler Hakan.
25 Ekim 2009 — 20:04