Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Kategori: Nasıl Yapılır? (page 1 of 2)

Nasıl Yapılır?

Aşk Acısından Nasıl Kurtuluruz?

 Aşk acısı çekmeyen var mı?

ciftler_iliski

 

Müslüm Gürses bir şarkısında diyor ki;

”Hangimiz düşmedik kara sevdaya,

Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi,

Hangimiz bir kuytu köşe başında,

Bir vefasız için yol gözlemedik”

Hepimiz mutlaka aşk acısı yaşamışızdır, o karmakarışık duygu fırtınaları ile boğuşup, bazen çaresiz kalmış, şanslıysak kısa zamanda bu acıdan kurtulmuşuzdur. Bu yazıda ilk önce neden aşk acısı çektiğimizden bahsedecek, sonrasında da beynimizin çalışma ilkelerini temel alarak aşk acısından nasıl kurtulabileceğimizin tüyolarını vermeye çalışacağım.

Neden aşk acısı çekeriz?

romantik_iliski

Çok basit. Aşk beraberinde sahiplenmeyi getirir, sahip olduğumuz şeyleri kaybetmekse acı verir.

Aşık olduğumuzda sevdiğimiz insanı o kadar sahipleniriz ki, ayrılık demek bir bakıma ölüm demektir, sevgiliden mahrum kalmak ölüm acısına denk bir acıyı yaşatır savunmasız kalbimize. Aşk da tıpkı sigara gibi, bağımlılık yapan tüm maddeler gibi yoksunluk durumunda sevdalısını acılar içinde kıvrandırır.

 

 

Aşk acısı ne kadar sürer?

zaman_saat

Bu karşınızdaki kişiyi ne kadar sevdiğinize ve bir kayıp karşısındaki duygusal toparlanma becerinize bağlı olarak değişir.

Biliyoruz ki sevgilisini bir haftada unutanlar da var, 5 yılda unutamayanlar da… Peki aşk acısından nasıl kurtuluruz?

 

Aşk acısından nasıl kurtuluruz?

Unutmak İçin Hızlı Çözüm: Hafızamız, çağrışmalı bellek yasasına göre çalışır. Teknik olarak bir insanı unutabilmenin en hızlı yolu onu çağırıştıracak her şeyi yok etmektir. Çünkü ona ait eşya, fotoğraf ve benzeri objeleri her gördüğünüzde duygularınız tekrar canlanacak ve doğal olarak acı çekmeye başlayacaksınız.

Danışmanlık oturumlarımda, aşk acısını çektiğini söyleyen kişilere hemen sorduğum sorular şunlar olur;

Hala onu facebook, twitter gibi sosyal medya hesaplarından takip ediyor musun?

ETME

Hala odanda onun sana aldığı hediyeler vb. şeyleri tutuyor musun?

TUTMA

Onun sana attığı mailleri, telefon mesajlarını hala tekrar tekrar okuyor musun?

OKUMA ve SİL

Arkadaşlarının davetlerini geri çevirip, kendi kendine ‘Bu neden benim başıma geldi? Neden bitti?’ diye sorular sorup, kendini mahvediyor musun?

YAPMA

 

Aşk Acısından Kurtulmak İçin Tavsiyeler

 

1. Geçer

guclu_kadin

İlk önce geçeceğine inandırın kendinizi, insanoğlu her şeyi unutur ve hiç bir acı boşuna çekilmez. Eğer o acının içindeki hediyeyi görmeyi seçerseniz size çok şey öğretecektir. Bir Kızılderili atasözü der ki; “Her trajedi diğer elinde bir hediyeyle gelir; ama genellikle acı çekmekle öylesine meşgul oluruz ki hediyenin farkına bile varmayız, o da geldiği gibi yitip gider.”

2. Sosyalleşin

sosyal_olmak

İçinizden arkadaşlarınızla birlikte dışarı çıkmak gelmese bile çıkın, yeni insanlarla tanışın, kendinizi zorlayın. Yeni şeyler görmek, dikkatinizi başka yönlere çekecektir ve bu da yavaş yavaş duygu durumunuzu değiştirmeye başlayacaktır.

 

3. Yeni Bir Hobi Edinin

sarilmak

Onunlayken yapmadığınız veya onu çağrıştırmayacak yeni bir hobi edinin. Özellikle bu hobi sosyal etkileşimi de içinde barındırıyorsa çok daha etkili olur. Yani ebru kursuna yazılmaktansa, tiyatro kursuna gitmenizi tavsiye ederim.

4. Yeni Arkadaşlar Edinin

daha_mutlu

Bugün internetin en güzel nimetlerinden biri de sizinle aynı görüşü paylaşabileceğiniz kişiler bulmaktır. Bunu nasıl yaparsınız? Forumlara, gruplara ve twitter, tumblr gibi sitelerdeki etiketlerden aramalar yaparak ilginizi çekebilecek bütün topluluklara ulaşabilirsiniz. Sizinle aynı frekansta olan insanlarla sohbet etmek inanın bana çok iyi gelecektir.

5. Okuyun

kitap_okumak

Yedikleriniz nasıl bedeninizi şekillendiriyorsa, okuduğunuz ve izlediğiniz şeyler de zihninizi, duygularınızı öyle şekillendiriyor. Okuyun evet, dünya üzerinde aşk acısıyla baş etmeyi öğrenmiş ve bunu paylaşmış binlerce kişinin kitaplarını, yazılarını, yayınlarını okuyun. Sizi anlamayacak, ne hissettiğinizi bilmeyecek kişilerden tavsiye ummaktansa uzmanların kitaplarından yararlanın. Bir gün Nasreddin Hoca damdan düşmüş, hemen çevre halkı yanına gelip yardım etmek istemiş, Nasreddin Hoca da demiş ki, ‘siz bana damdan düşen birini bulun, bana ancak o yardım edebilir.’

Tecrübe çok önemlidir. Başkalarının tecrübelerinden yararlanmak sizi hızlı ileriye götürür.

6. Hayatınızı Sorgulayın

yalniz_kadin

Kendinizi sorgulayın; ”Ben neden bu kadar acı çekiyorum? Kendimde ne eksik? Kendimi yetersiz mi hissediyorum? Yoksa değersiz mi hissediyorum?”

Çektiğimiz acılar sorunlarımızı fark etmemizi sağlar. Duygularımızsa harekete geçmemiz için otomatik olarak devreye giren sinyallerdir.

Nasıl ki vücudumuzda hissettiğimiz bir ağrı, bize hastalıkların sinyalini veriyorsa, yaşadığımız acı dolu duygular da bir şeylerin ters gittiği sinyalini verir. O sinyalleri dikkate alıp, kendimizi değiştirme yoluna gitmeliyiz. Acı varsa, değişim bir ihtiyaçtır.

7. Kullandığınız Kelimelere ve Yorumlama Biçiminize Dikkat Edin

hayal_kurmak

Duygularımızı belirleyen şey olaylara verdiğimiz anlamdır. Evdesiniz, sevgiliniz 19.00’da geleceğini söyledi, saat 19.30 ve telefonu kapalı. Ne düşünürsünüz? Bazısı der ki, ‘Ne sorumsuz bir adam, bir telefon bile etmedi. İnsan telefonu kapalı olsa bile arkadaşından arar’ bu yorum sizi sinirlendirir ve sevgiliniz geldiğinde muhtemelen kavga çıkar.

İkinci düşünce; ‘Acaba başına bir şey mi geldi? Telefonu da kapalı, aman Allahım inşallah sağ salim gelir.’ Bu yorum sevgilinize özlem, şefkat duymanızı sağlar. Üzülürsünüz, onu kaybetme korkusunu hissedersiniz ve o geldiğinde muhtemelen kocaman sarılırsınız.

Üçüncü düşünce; ‘Mutlaka bir nedeni vardır, çünkü normalde böyle bir şey yapmaz. Herhalde trafiğe takıldı.’ Bu yorum da sizin normal bir duygu durumunda sevgilinizi beklemenizi sağlar.

Gördüğünüz gibi aynı olaya üç farklı anlam yüklemek üç farklı duygu durumu oluşturur. Peki bu anlamı yükleyen kim? Tabii ki biziz. Bu yüzden kendi psikolojimizi kontrol edebilir ve yaşadığımız olaylara istediğimiz anlamı verebiliriz.

Tabii ki hayatı biz kontrol edemeyiz ama olaylara vereceğimiz tepkileri kontrol edebiliriz.

Bir ilişki bittiğinde, ‘beni terk etti’, ‘hiç anlaşamıyorduk’, ‘beni kullandı’, ‘duygularımla oynadı’ vb. şeyleri söylemek yerine ‘uyuşamadık ve ayrıldık’ demek hem sizi rahatlatacaktır hem de geçmişe verdiğiniz anlamı değiştirecektir.

Geçmişine en güzel yanı, onun artık geçmiş olmasıdır.

kopru

İki Zen keşişi, yabani bitki toplamak için tapınaktan ayrılır ve ormanın derinliklerine doğru ilerler. Bahar zamanıdır ve tüm doğa canlanmıştır. Zen öğrencileri bir yandan bitki toplayıp bir yandan ormanın içindeki bir köye yaklaşırken karşılarına bir kadın çıkar. Kadın, dağdan gelen kar suları ile gürül gürül akan nehirden karşıya geçecek bir yol bulmakta zorlanmaktadır.

Zen öğrencilerinden bir tanesi ilerler ve kadını sırtına alıp nehrin daha sığ olan bir yanından karşıya geçer. Kadını karşı kıyıda bıraktıktan sonra teşekkürlere yanıt verir ve yeniden nehrin diğer kıyısına, yabani bitki toplamaya döner.

Geri döndüğünde diğer arkadaşı yaptığını onaylamayan gözlerle kendisine bakıyordur. Ona hemen bir bir Zen öğrencisinin yapmaması gereken şeyleri anlatır. Kadınlara dokunmak yasaktır!..

Yol boyunca bu konuda konuşup durur. Ona, böyle bir şey yapmaması gerektiğini, tapınak yemininin kadınlardan uzak durmayı gerektirdiğini söyler.

Tapınağa yaklaştıklarında diğer öğrenci halen bir kadına dokunduğu için kardeşini azarlamayı sürdürmektedir. Tapınağın kapısına geldiklerinde, kadını sırtına alıp nehrin karşısına geçiren öğrenci durur ve kendisini azarlayan kardeşinin gözlerine bakarak şöyle der:

”Sevgili kardeşim, ben kadını nehirin karşı kıyısında bıraktım. Sen hala onu taşıyor musun?”

Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle,

Hakan Mengüç / 6 Kasım 2013

 

Hayal Gücü ile Nasıl Zayıflanır?

Hayal gücü ile zayıflamak mümkün müdür?

Direk olmasa da, dolaylı yoldan mümkün.

Düşünce Gücü ile ZayıflamaÖncelikle biraz teknik bilgi. Beynimiz hayal ile gerçeği ayırt edemez. Bunun nedeni aslında bizim gözlerimizle değil beynimizle görüyor olmamızdır. Aslında gözlerimiz görmez, gözlerimiz sadece elektirik akımlarını beynin görme merkezine iletir. Kör olan insanlar da rüya görebilir mesela…

Bu yüzden beyin etkili bir şekilde hayal kurulduğunda bunu gerçek zanneder.

Research Quarterly?de yayınlanan çok ilginç bir araştırma vardır. Bu araştırmada basketbol oynayan öğrenciler üç guruba ayrılıyorlar. İlk gurup basketbol topunu fileye sokabilmek için 20 gün boyunca fiziksel antreman yapıyor. Ter döküyor. İkinci gurup hiçbir şey yapmıyor, yan gelip yatıyor. Üçüncü gurupsa 20 gün boyunca her gün zihinse antreman yapıyor.

Yani zihinlerinde hayali olarak topu tutuyorlar, paslaşıyorlar, çok güzel atışlar yapıyorlar, terlediklerini hissediyorlar, inanılmaz güzellikte bir maç çıkararak seyircinin alkış seslerini duyuyorlar, maç bitiminde gelen tebrikleri kabul ediyorlar.

20 günün sonunda her gün antreman yapan ilk gurubun performansında % 24?lük bir artış oluyor. Yan gelip yatan ikinci gurupta, beklenilebileceği gibi, hiçbir değişiklik yok. Zihinsel antreman yapan üçüncü gurubun performansında da % 23?lük bir artış oluyor. Dikkat edin! Topu ellerine bile değdirmeden hemen hemen ilk gurup kadar başarı sağlıyorlar.

Hayal Gücü Kasları Nasıl Çalıştırır?

Yıllar önce Bursa’da bir koşucuyu çalıştırıyordum. Ona zihinsel antreman, yani hayal ettirerek antreman yaptırırdım ve bu antremanda terlerdi, yorulurdu. Normal çalışmalarına da devam etti ve Bursa’daki yerel bir koşuda Bursa birincisi olmuştu.

Etkili Hayal Etmek Şart

Hayal etmek deyince sadece zihinde görmek akla geliyor ama etkili olabilmesi için beş duyunuzu da katmalısınız. Yani hem görmeli, hem duymalı, hem dokunduğunuz yerleri hissetmelisiniz vs.

Hayal gücünüz büyük bir yardımcınız, onu yadsımayın.

BBC’nin de bu konuda araştırması var, videoyu aşağıya ekledim.

Sevgiler, Hakan.

3 Adımda Harlem Shake ve Psikoloji

İnsanlara aptalca gelen danslar neden bu kadar popüler olur?

Mesela Apaçi dansı?

Şimdi de youtube’da binlerce belki de onbinlerce videosu olan Harlem Shake…

Peki Harlem Shake dansı nedir? Nasıl yapılır?

1. Herkes ciddi bir işle uğraşsın.
2. Bir kişi kendi kendine dans etmeye başlasın.
3. Bütün grup delirsin, bildiğin delirsin :)


İnsanlar bu dansları neden sever?
(Ben de dahil)

Çünkü bu danslar tamamen özgürce yapılır, içinden ne geliyorsa onu yaparsın. Fakat eğer Apaci veya Harlem Shake gibi danslar ünlü olmadan (toplum tarafından bilinmeden) içinden geldiği gibi oynarsan insanlar sana deli derler ama danslar ünlü olduktan sonra oynarsan, ‘A bak Harlem Shake’ yapmışlar derler ve yadırgamazlar.

22 kişi bir topun peşinden koşar ve bir kaleye top girdiğinde herkes deli gibi sevinir. Ama evde eşin çay yaptı diye bu kadar sevinsen eşin dahil sana herkes deli der.

Yani biz toplumun kabul ettiği delilikleri yapıyoruz ve bunları yaparken epey stres atıyoruz. (Bu iyi bir şey)
Herkesin içinde bir şablona bağlı kalmadan deli gibi dans etmek var, şarkı söylemek var, sevinmek vs. gibi şeyler var ama bunları toplumun kabul etmediği şekilde yaparsan sana deli derler toplumun kabul ettiği şeylerle yaparsan güzel yaptı derler.

Bu arada bu dansları meşhur edenler de toplumun ne diyeceğinden çekinmeyip gönlünce istediklerini yapanlar oluyor. Sonra da bu işi ilk yapan oldukları için iyi para kazanıyorlar.

Bir dostum şöyle demişti; Bir işi ya ilk yapan ol ya da en iyi yapan…

Şimdi bir kaç Harlem Shake videosuna bakalım :)


Alışkanlık Değerlendirme Testi

Zihinsel Ders 1

Soru: Değiştirmek istediğim bir davranışım var, geçmişte bazı davranışlarımı kolayca değiştirmiştim bazıları daha zor, şimdi değiştirmek istediğim davranışımın zor mu kolay mı olduğunu nasıl anlayabilirim?

Cevap: Şimdi seninle bir test uygulaması yapacağız, böylece bu davranışı değiştirmenin bilinçaltın açısından kolay mı, zor mu olduğunu anlayacaksın.

Sana bazı sorular soracağım ve bu soruların cevapları ile bazı puanlar alacaksın, sonra hepsini toplayacağız. Sorulara doğru cevap vermelisin.

 

Alışkanlık Değerlendirme Testi

1) Değiştirmek istediğin bu davranışı kaç yıldır sürdürüyorsun?

0-10 yıl ise=1 Puan

10-20 yıl ise=2 Puan

30-40 yıl ise= 3 Puan

40 yıl üstü= 4 Puan

 

2) Bu alışkanlığı seviyor musun?

Evet: 1 Puan

Hayır: 0 Puan

 

3) Bu alışkanlığı değiştirmek istiyormusun, yoksa değiştirmek zorunda olduğun için mi değiştirmek istiyorsun? (Ya da bir zorlama sonucu mu?)

Evet: 2 Puan

Hayır: 0 Puan

 

4) Değiştirebileceğine inanıyor musun?

Evet: 0 Puan

Hayır: 1 Puan

 

5) Bir ila beş puan arasındaki skalada mutluluk dereceden kaç olurdu? (1 mutsuz, 5 çok mutlu)

1-2= 2 Puan

3= 1 Puan

5= Eksi 1 Puan (toplam puandan düşülecek)

 

Test Değerlendirmesi

Puanınız 0-2 arasında ise, değişim sizin kolay olacak.

3-5 arasında ise, değişim için iradenizi de kullanmak zorunda olacaksınız, zaman zaman zorlanacaksınız.

6-8 arasında ise, zorlu bir serüven için kararlı ve iradeli olmalısınız.

8 ve üstü, değişim bir çok yöntemi aynı anda kullanmalı, iradenizi kullanmalı ve tek bir noktaya odaklanmalısınız, aksi takdirde eski alışkanlığa kolayca dönebilirsiniz.

 

NLP Time Line – Zaman Çizgilerini Tespit Etmek

Not: Bu yazı NLP’yi bilenler veya NLP eğitimi alanlar içindir.

Zaman Çizgileri: Zamanı Zihinsel Olarak Kodlama Şeklimiz

Zaman çizgileri sizin zamanı kodlama yeteneğinizi ifade eder. Biz zamanı belli şekillerde düşünürüz. Geçmişe ilişkin görüntüler geleceğe ilişkin görüntülerden daha farklı bir yerde olacaktır. Eğer geçmişteki olayları düşünür, gelecekte olacak olayları gözünüzde canlandırır ve onların zihinsel uzayınızın neresinde olduğunu fark ederseniz geçmişten geleceğe hayali bir çizgi çizebilirsiniz, bu da sizin zaman çizginiz olur.

Örneğin on yıl önce dişlerinizi fırçaladığınız bir zamanı düşünün. Bu görüntünün yerini tespit edin. Dişlerinizi bugün fırçaladığınızı düşünün. Yine görüntünün nerede olduğunu fark edin. Beş yıl sonra ve on yıl sonra dişlerinizi fırçalıdığınızı düşünün. Her bir görüntünün yerini tespit ettiğinizde tüm bu görüntüleri birbirine bağlayan hayali bir çizgi yaratabilirsiniz. Bu sizin zaman çizginizdir ve sizin zamanı uzamsal olarak nasıl düşündüğünüzü gösterir.

Genel olarak iki temel zaman çizgisi türü mevcuttur. Bunlardan birincisinde zaman, gelecek önünüzde, geçmiş arkanızda ve şimdiki zaman içinizde olacak şekilde yayılmıştır. Buna ?zaman içinde? adı verilir. Diğer türde geçmiş önünüzde sol tarafta yer alır, şimdiki zaman tam önünüzdedir, gelecek ise önünüzde ve sağdadır. Buna ?zaman yoluyla? adı verilir.

Zaman çizginizi burada anlatılan iki farklı yoldan birinde tespit etmenin farkı, sizin zamana yaklaşım şeklinizde genellikle bir farklılık olduğunu göstermesidir. Örneğin zamanı ?zaman içinde? olarak kodlayan kişiler genellikle geçmişi çok sık ya da çok fazla anımsamazlar; onlar geçmişi ?arkalarında bırakmıştır.? Çalıştığımız birisine geçmişteki olayları nasıl anımsıyorsun demiştim, o da sanki arkadamda karıncalar var ve beni tutmaya çalışıyorlar ama tabii ki de başaramıyorlar demişti. Mesela bu kişiyi geçmişteki olayların hiç bir zaman rahatsız etmeyeceğini anlayabiliriz. Birde Zamanı ?zaman yoluyla? kodlama eğiliminde sahip olan kişiler vardır ve genellikle olayları kolayca anımsar ve oldukça dakik olma eğilimindedir.

Kendi Zaman Çizginizi Keşfetmek

  1. Beş yıl önce dişlerinizi fırçaladığınız bir zamanı düşünün ve bu görüntüyü nerede taşıdığınızı belirleyin.
  2. Bir yıl önce dişlerinizi fırçaladığınız bir zamanı düşün,n ve bu görüntüyü nerede taşıdığınızı belirleyin.
  3. Şu anda dişlerinizi fırçaldığınızı gösteren, şimdiki zamandan bir anı düşünün ve bu görüntüyü nerede taşıdığınızı belirleyin.
  4. Bir yıl sonra dişlerinizi fırçalayacağınız bir zamanı düşünün ve bu görüntüyü nerede taşınığınızı belirleyin.
  5. Beş yıl sonra dişlerinizi fırçalayacağınız bir zamanı düşünün ve bu görüntüyü nerede taşıdığınızı belirleyin.
  6. Beş yıl önceden bir yıl önceye, şimdiki zamaman, gelecekte bir yıl ve beş yıl sonraya uzanan bir çizgi çizin. Bu sizin zaman çizginiz.
  7. Zaman çizginizi geleceğe ve geçmişe uzatın.

Buradaki kilit nokta geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle ilgili düşünme ve hissetme şeklinizi değiştirmeye nasıl başalayabileceğinizi öğrenmektir. Zamanı nasıl algıladığınızın şu anda olduğu gibi farkında olmanız onunla ilgili hislerinizi değiştirmenizi kolaylaştıran bir şeydir. Böylelikle envanter işlemi tamamlanmış oldu.

Kaynak: Get the Life You Want – Richard Bandler

Kendi Kendinize Koçlukta Disney Metodu

Walter Ellas “Walt” Disney 5 Aralık 1901 – 15 Aralık 1966 yılları arasında yaşamış, ABD’li yapımcı, yönetmen, senarist, seslendirmen ve animatör.
Flora Disney ve Elias Disney’in oğludur. Üç erkek, bir kız kardeşi vardır. Kardeşi Roy O. Disney ile Walt Disney Productions’ı kurdu ve şirketi dünyanın en ünlü film üreticilerinden biri oldu. Kurduğu şirket Walt Disney Company şu an yıllık 30 milyar dolar geliri olan bir medya devi haline geldi.

Kendini kendinize koçluk çalışmasında bugün Walt Disney’in bir metodunu kullanacağız.

Walt Disney’in ilk zamanlarında  üç katlı bir binası varmış. Bu binanın üçüncü katında hayalciler, ikinci katında gerçekçiler, birinci katında ise uygulayıcılar varmış.

Gerçekçi ol, imkansızı iste.

İmkansızı isteyen hayalciler üçüncü katta uçabilecekleri kadar uçarlar en akla gelmez hayalleri yazıp ikinci kattaki gerçekçilere gönderirlermiş.

Gerçekçiler projeyi inceler, bazen hayalcilere tekrar incelemeleri için geri gönderir, bazen de hayalcilerle birlikte oturup tartışırlarmış. Mutabakata varıldıktan sonra gerçekçiler projeyi uygulayıcılara götürürmüş. Uygulayıcılar, bütçe, kaç kişi çalışacak, kimlerden yardım alınabilir, sponsorlar kabul eder mi? vb. şeyleri dikkate alarak inceler, muhalefet oldukları konuları tekrar gerçekçilere gönderirlermiş. Hiçbir zaman uygulayıcılar ile hayalciler toplantı yapmazlarmış, uygulayıcılar sadece gerçekçilerle toplantı yaparlar, mutabakata varıldıktan sonra proje uygulamaya geçermiş.

Şimdi kendi hayalinizi düşünün, amacınız ne? Harika bir kitap yazmak mı? Kısa film çekmek mi? Çok başarılı bir iş kurmak mı?

Bir masanın etrafına üç sandalye koyun ve onlara Hayalci, Gerçekçi, Uygulayıcı diye isim verin.

Şimdi hayalci masasına oturun ve hayallerinizi asla kısıtlamayın, 5 dakika 50 dakika fark etmez. Buradaki önemli nokta asla mantığı kullanmamak, burada uçuş serbest. Bitirdiğiniz zaman kalkın ve gerçekçi sandalyesine oturun. Şimdi gerçekçi olarak inceleyin hangileri yapılabilir? Daha önce birileri buna benzer bir şey yapmış mı? Onlardan ne öğrenebilirim, hangileri uygulanamaz? vs.  Hangi hayalleri mantıksız buluyorsanız bunları sıralayın, eğer bitirdiyseniz şimdi sıra ayağa kalkıp uygulama sandalyesine oturmak.

Uygulayıcı, bunun minumum bütçesi ne kadar tutar, bana yardım edecek kimleri tanıyorum, bütün bağlantılarımın tek tek yazacağım ve kimin bana faydası olacağını tespit edeceğim, eylem planım nedir? Bugün ne yapacağım, haftaya ne yapacağım, bir ay sonra ne yapacağım? gibi sorulara yanıt verecektir.

İnanın bana, eğer rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamda, hafif meditatif bir müzikle, olayın ruhunu yaşayarak bunu yaptığınızda kendinize şaşıracaksınız. Deneyin, denemeden asla peşin hükümlü kararlar vermeyin.

Son olarak bu yazıyı özetleyen bir sözle bitirelim;

Gerçekçi olun ama imkansızı isteyin ve unutmayın, bir ağacı dikmek için en iyi zaman 20 yıl önceydi, ikinci en iyi zamansa bugündür.

Şimdi harekete geçme zamanı…

 

 

Topluluk Önünde Etkili Konuşmanın Sırları

Hepimiz mutlaka zorunlu olarak veya kendi isteğimizle bir çok konuşmaya katılmışızdır. Bazı konuşmalarda çok eğlenmiş, bazı konuşmalarda da Çin işkencesine maruz kaldığımız olmuştur. Doğru mu?

Peki aradaki fark nedir? Aradaki fark muhtemelen şuydu, sizi eğlendiren, ikna eden ve etkileyen konuşmalarda, konuşmacı konuşmasının amacını biliyordu, bunun için iyi hazırlandı, iyi hazırlandığı için iyi sundu, iyi sununca da insanlar etkilendi.

Kötü konuşmacılar da büyük ihtimalle yeterince hazırlık yapmadan sahneye çıktılar, hep kendi kelime jargonları ve teknik terimlerle konuştular. Muhtemelen daha kendi konuşmalarının amacının bile farkında değildiler.

Eğer bir konuşma yapacaksanız bunun bir sebebi olur, bu sebebi bilmek ve buna göre hazırlanmak usta bir konuşmacı olmanın ilk vasıflarındandır. Genel itibari ile konuşmacı fark etsin ya da etmesin bir konuşmanın dört amacı olur.

1) Bir Şeyi Açıklamak

Buna verilebilecek en basit örnek Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, çıkar bir açıklama yapar, bilgilendirir ve sahneden iner.

Topluluk Önünde Konuşma kursuma katılan bir beyfendi bize ”İnsanın Biyolojik Saati” ile ilgili 6 dakikalık bir konuşma yaptı ve amacı bir şeyi açıklamaktı, çok da başarılı oldu.

2) Etkilemek ve İkna Etmek

Etkilemek ve ikna etmek aslında her konuşmacının isteğidir ama acaba konuşmanızın asıl amacı bu mu?

Reklamcıların her daim yaptığı budur, bize o ürünü almaya ikna ederler. Ya da sahnede ürününüzü tanıtıyorsanız,bunun amacı insanları ürününüzün kaliteli olduğuna ikna etmek olabilir. Veya benimsediğiniz bir inancı, fikri ya da ideolojiyi anlatırsınız ve amacınız onları kendi fikrinize ikna etmektir.

3) Eyleme Geçirmek

Konuşmanızın amacı eyleme geçirmek mi? Genellikle dünyanın kaderini etkileyen konuşmaların hepsi eyleme geçirmek amacını taşımıştı. Atatürk’ün yaptığı konuşmalar da bunun içindi, Abraham Lincoln’ün yaptığı konuşmalar

da bunun içindi, Hitler’in yaptığı konuşmalarda bunun içindi. Martin Luther King’in ”Bir Hayalim var” konuşması da bunun içindi. Eyleme geçirmek.

Genelde ikinci madde ile üçüncü madde karıştırılıyor, hemen bir örnekle bunu açıklayayım.
Bir Magnum reklamını ele alalım, amacı sizi etkilemek ve ikna etmektir. Eyleme geçirmek değil. Bunun sonucunda planladıkları eyleme geçirmektir ama bazı nedenlerden dolayı ilk amaçları eyleme geçirmek değildir. Bunun nedenini başka bir yazıda anlatacağım.
Bir Carrefour reklamının amacı ise direk eyleme geçirmektir. Reklam çıkar, ”Bu haftasonu x ürün Carrefour?da sadece 15 TL” der ve reklam biter. Burada eyleme geçirici etken kendileri açısından fiyattır.

4) Eğlendirmek

Cem Yılmaz buna en iyi örnektir, çıkar insanları güldürür ve sahneden iner. Stand-up şovları, İllüzyon, Sihir Gösterileri vb.

diğer gösteriler eğlendirme ve hoşça vakit geçirtme amacı taşırlar. Bu tür amacı olan konuşmalar çok risklidir onun için zaten en çok hazırlık yapan konuşmacılar da bu konuşmacılardır. Çünkü sahnede bir espriye ya gülerler ya da gıcık olurlar, iki tarafı keskin bıçak. Ya da bir sihirbaz, sahnede numarasını yapamaz ve insanlar da bunu anlarsa çok kötü duruma düşer. Onun için en çok pratik yapan konuşmacı grubu bu gruptur.

 

Konuşmalarınız her dört amacı birden de taşıyabilir ama birisi her zaman daha baskındır.

Neden konuşmamızın amacını bilmeliyiz? Eğer konuşmanızın amacını bilirseniz hazırlanırken çok daha rahat olursunuz. Mesela diyelim ki konuşmanızın amacı etkilemek ve ikna etmek, o zaman her an kendinize şu soruyu sorabilirsiniz, ”Bu cümle konuşmama hizmet ediyor mu?, İnsanları etkileyecek bir cümle mi? Ben olsam ikna olur muydum” 

Konuşmanızın amacını bilmek işinizi kolaylaştırır ve sizi rahatlatır.
Lütfen başkalarının düştüğü hataya siz de düşmeyin, liderliğin en büyük vasfı harika bir konuşmacı olmaktır.
İyi bir konuşmacı olmanın en önemli kurallarından biri de konuşmanızın her ayrıntısını daha önceden planlamak ve bol bol pratik yapmaktır.

Son olarak konuşmanızın amacını düşünün ve sahnede kendinizi izlerken hayal edin.

Sahnedeki bu kişi gerçekten konuşurken amacına ulaşıyor mu? Gerçekten onu beğendiniz mi?

İyi çalışmalar

Hakan.

 

NLP Tekniği ile Karşınızdaki İnsanın Düşüncesini Nasıl Okursunuz?

Nöro Linguistik Programlama kısa adı ile NLP’nin Göz Erişim İpuçları tekniği ile bir düşünce okuma oyununun nasıl yapıldığını sizinle paylaşmak istiyorum.

Kısaca NLP nedir?: NLP Düşünce süreçlerinin nasıl işlediğini inceleyen ve olumlu-olumsuz düşüncelerin hızlı değişimi için yöntemler içeren bir teknikler bütünüdür.

NLP Göz Erişim İpuçları Nedir?: Şimdi hemen evinizdeki birisinin yanına gidip şu soruyu sorun, örnek olarak annenize sorduğunuzu varsayalım; Anne eski oturduğumuz evde kaç pencere vardı? Annenizin gözlerine bakarsanız, hemen sol yukarıya gittiğini görebilirsiniz. İnsanların %70’i geçmiş resimleri hatırlamak için sol yukarıya bakar, %30 ise sağ yukarıya..(daha çok solak olanlar sağ yukarıya bakar)

gulben_ergen_aglama

İnsanlar belli şeyleri hatırlamak için gözleriyle belli yerlere bakmak durumundadırlar. Mesela yukarı bakarak ağlayamazsınız, ağlayan, depresyon içinde olan insanlar hep aşağıya doğru bakarlar, çünkü dokunsal ve hissel duyguları hissedebilmek için aşağıya bakmalıyız. Mesela bir çocuk ağladığında yukarı bakmasını sağlarsanız ağlaması kesilecektir, kadınlar da zaten çoğu zaman makyajları akmasında diye duygulu anlarında yukarı bakarak ağlamalarını kontrol edebilirler ya da etmeye çalışırlar. (Sağdaki resimde olduğu gibi)

Yani kısaca göz erişim ipuçları insanların görsel, işitsel ve dokunsal(hissel) duygularını tespit etmek için kullanılan bir sistem. NLP’de bu teknik, kişiler sorunlarını anlatırken, görsel bir şeye mi, yoksa işitsel, dokunsal bir şeye mi odaklandıklarını tespit etmek için kullanır.

Size öğreteceğim oyuna gelmeden önce Göz Erişim İpuçlarını hemen öğrenelim.

Sol Yukarı: Geçmiş ile ilgili bir resim düşünüyor. Mesela kişiye ortaokulunun duvarının boyası ne renkti? diye soru sorarsanız, o geçmişteki görsel bir anıyı hatırlamaya çalışacağı için sol yukarı bakacaktır.

Sol Yana: Geçmiş ile ilgili işitsel bir anı düşünüyor. Örnek olarak dinlemekten en çok hoşlandığın şarkı hangisi? diye sorarsanız, kişi sol yana bakacaktır. (Yazının sonunda, bu konuda yapılan yanlışlarla ilgili bir hatırlatma yapılacaktır.)

Sol Aşağı: Geçmiş ile ilgili dokunsal bir anı düşünüyor. ‘Sıcak bir banyoya girdiğin bir zamanı düşün ve sıcaklığı hisset’, sorusu onun sol aşağıya bakmasını sağlayacaktır.

Sağ Yukarı: Görsel olarak oluşturduğumuz resimleri düşünürken buraya bakarız, örnek soru: ‘Nasıl bir evin olmasını isterdin, şekli ve bahçesi nasıl olurdu?’

Sağ Yana: İşitsel tasarlanan sesler. Ör: ‘Suyun altında sesin nasıl duyulur?’

Sağ Aşağı: Tasarlanan dokunsal hisler, içsel diyaloglar. Örnek olarak, ‘Hawai’de tatile gittiğini düşün ve sıcak kumların üstüne yattığını hayal et, sıcak kumları hissediyor musun?’

Not: Tasarlanan düşüncelerde kişi eğer öyle bir şeyi hayal edemiyorsa geçmişteki bir anıyı düşünür ve sola bakar. Sözgelimi Hawai’de kumsalın üstünde yattığını düşün dediğinizde, eğer kişi Hawai ve Hawai kumsalı ile ilgili bir şey görmemişse, geçmişte gittiği bir kumsalı hatırlayıp orasını Hawai gibi hayal edecek ve böylece sola bakacaktır. Bu konuya dikkat edilmelidir.

Karşınızdaki İnsanın Düşüncesini Nasıl Okursunuz?

Şimdi gelelim oyunumuza… Oyun şöyle, ilk önce karşınızdaki kişiye üç soru soruyorsunuz, sonra bu üç sorudan birini düşünmesini istiyoruz ve biz onun düşündüğü şeyi biliyoruz.

Nasıl? Eğer yukarıdaki yazıyı okuduysanız zaten tekniğin büyük kısmını anlamışsınızdır.

1) İlk önce karşımızdaki kişiye oyun oynayacağımızı filan söylemeden direk, ‘En uzun boylu arkadaşın kim?’ diye soruyoruz ve o düşünürken gözlerine bakıyoruz. Muhtemelen sol yukarıya bakacaktır. Bu birinci adımdı…

2) Şimdi ona ‘Suyun altında sesin nasıl duyulur?’ diye soruyoruz, muhtemelen sağa yana bakacaktır ama bunun hayalini kuramazsa sol yana da bakabilir.

3) Şimdi de ‘Buz gibi bir küvetin içindesin, onun soğukluğunu hissetmeni istiyorum’, Bunu söylediğinizde de muhtemelen sol aşağıya ya da sağ aşağıya bakacaktır.

Tamam şimdi sıra geldi son soruya… ‘Şimdi düşündüğün üç şeyden birini tekrar düşün ama bana söyleme sadece düşün ve iyice düşün’. O bunu düşünürken biz onun gözlerine bakıyoruz ve eğer yukarı bakıyorsa hemen cevabımızı veriyoruz: ‘Şu anda en uzun boylu arkadaşını düşünüyorsun.’ Eğer sol yana bakıyorsa, ‘Şu anda suyun altında sesinin nasıl duyulduğunu düşünüyorsun.’ ve eğer aşağıya bakıyorsa, ‘Şu an buz gibi bir suyun soğukluğunu düşünüyorsun’ diyeceksiniz.

Ben bu tekniği NLP çalışmalarında kişiler Göz Erişim İpuçları konusunda kendini daha hızlı geliştirsin diye öğretiyorum. Çünkü bir şeyi oyunla öğrenmek çok daha kolay oluyor.

Önemli Hatırlatma: Bu teknikleri uygulayanlar başta bazı hatalar yapıyorlar. Mesela kişiye dokunsal bir anı düşündürmek için şöyle bir soru sorduğunuzu varsayalım: ‘Buz gibi bir küvetin içindesin, onun soğukluğunu hissetmeni istiyorum.’ Şimdi bu sorudaki amaç kişinin aşağıya bakmasını sağlamak ama çoğu insan ilk önce yukarıya bakıp küveti zihninde görecektir, sonra aşağıya bakacaktır. Eğer aşağıya bakmıyorsa sadece küvetin resmini ve suyun resmini zihninde oluşturuyor ama soğukluğu ve suyu hissetmiyordur. Bunu hissettirmek de sizin ustalığınıza kalıyor, eğer ses tonunuzu iyi kullanamazsanız kişi bunu hissedemeyecektir. İlk denemelerinizde çok iyi sonuçlar beklemeyin ama ne kadar çok yaparsanız o kadar çok ustalaşırsınız.

Adım Adım Ustalaşma;

Eğer yeni başladıysanız, hemen hepsini denemeyin ve ilk önce sadece çevrenizdeki insanlara,

En uzun boylu arkadaşın kim?

Evinizde kaç pencere var?

Suyun altında sesin nasıl duyulurdu? gibi sorular sorun ve göz hareketlerini kontrol edin, eğer doğru yerlere bakıyorlarsa bir sonraki adıma geçin.

Oyunu üçlü değilde ikili yapın, eğer ikili de başarılı olursanız, üçlü yapmaya başlayın.

Bol bol uygulama yapın, yorumlarınızı bekliyorum :)

Sevgilerle, Hakan.

Bilinçaltı Nasıl Temizlenir?

Bu yazı, genel bilgilendirme amaçlıdır ve herhangi bir sağlık tavsiyesi, teşhis veya tedavi önerisi olarak kabul edilmemelidir. Sunulan bilgiler, profesyonel tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi yerine geçmez. Herhangi bir sağlık sorunu ya da durumuyla ilgili endişeleriniz varsa, lütfen bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçiniz. Bu yazının içeriği, sadece eğitim amaçlı olup, herhangi bir kişisel sağlık durumunuza veya özel ihtiyaçlarınıza yönelik değildir. Bu yazı, teşhir amaçlı değildir ve kişisel durumlarla ilgili herhangi bir tanı içermez.

Bilinçaltı nasıl temizlenir?
S. Freud bilinçaltı kavramını ortaya attığından beridir bir çok teori türedi. Bilinçaltı kayıtları derken ise genel olarak kastedilen şey bilinçli olarak hatırlayamadığımız, (bazen de hatırladığımız) farkında olmadığımız ama bizim hayatımızı etkileyen kayıtlardır.

En çok aldığım maillerden biri, ‘Bilinçaltımı nasıl temizlerim?’ sorusu. İnsanın aklına bir elektrik süpürgesi ile sanki bütün toz, kirin temizlenmesi ve böylelikle rahatsızlık veren tüm sıkıntılardan kurtulmak geliyor. Maalesef bilinçaltını temizlemek evimizi temizlemek gibi değildir. Çünkü zihnimizde duygular çok karmakarışık bağlantılar oluşturur. Örneğin küçükken yaşadığınız bir dayak yeme olayı, hem sizde otoriteye karşı bir ürkeklik, korku oluşturabilir fakat bunun yanında o olaydan ötürü başka konularda çok güçlü bir kişilik geliştirmenize de yol açabilir. Bu yüzden yaşadığınız rahatsızlık veren olayın hafızanızdan silinmesi sadece acıyı değil, kişiliğinizi de yok edebilir. Ayrıca silme diye bir durum da yok. Jim Carry ile Kate Winslet’ın oynadığı ‘Sil Baştan’ filmi aşk acısını hafızasından sildirmeye çalışan iki kişinin hikayesini ve daha sonra nelerle karşılaştıklarını anlatıyor. Film boyunca silme denilen olayın aslında gerçekten olmadığını görüyoruz. Hatta filmin sloganı şu; ‘Onu aklından çıkardın, peki ya kalbinden?’

Ben hep derim ki, ‘Geleceğimizi yaşadığımız olaylar değil, o olaylara verdiğimiz anlamlar şekillendirir.’ Bu yüzden geçmişte yaşadığımız kötü anıları silemeyiz ama onların anlamlarını değiştirebiliriz.

Peki Geçmişte Bizi Rahatsız Eden Bir Olayı Nasıl Değiştirebiliriz?

 1) Yüzleşme: Bir olayla ne kadar fazla karşılaşırsanız, duygusal yoğunluğu o kadar azalacaktır. Sözgelimi denize hayran biri deniz kenarına taşındıktan 1-2 ay sonra artık deniz ona sıradan gelmeye başlayacaktır.. Ya da yüksek sesli bir yerde uzun bir süre kalırsanız o ses artık sizi rahatsız etmeyecektir, sıradanlaşacaktır. (Psikolojide buna hedonik adaptasyon denir.)

Köpekten korkan insanları ‘kendi kontrölüm’ altında köpeklerin yanına sokarım ve bir süre sonra köpeklerle ilgili korkuları duyarsızlaşır ve tamamen yok olur.

Hayattaki korkularımızla yüzleştiğimizde onların aslında korkulacak bir şey olmadıklarını çoğu zaman keşfetmişizdir.

2) Güçlü Bir Kimlikle Anlam Değiştirme: Güçlü Bir Kimlik metodu ile geçmişe dönüp o olayla yüzleşebilirsiniz. İlk önce hayran olduğunuz güçlü bir kişiyi düşünün ya da bir hayvanı… Şimdi onun tüm özelliklerini alıp, hatta o olup sizi rahatsız eden o anıya gidin. Tam o anının içine girdiğinizde şu soruyu sorun: Bu olay …… (kendi isminiz) ne öğretti? (Fakat bu soruyu rol modeliniz veya seçtiğiniz güçlü bir hayvan olarak soracaksınız.)

Bu yöntem yüzleşmeye korktuğunuz bir anınızın karşısına güçlü bir kimlikle çıkmayı sağlar. Bir aslanda korktuğunuzu varsayalaım ama Yeşil Dev (Hulk) olsaydınız muhtemelen korkmazdınız :)

Güçlü bir kimlikle anlam değiştirme güçlü bir şekilde olaylarla yüzleşmenizi sağlamaktadır.

3) Resimlerin Boyutları ve Seslerini Değiştirme: Zihnimizdeki tüm kayıtlar beş duyumuzdan gelen verilerle oluşur. (Resim,ses,koku,tat,dokunma)

Geçmişe ait tüm yaşanan olaylar beynimizde bir film dosyası şeklinde depolanıyor. Bazıları HD kalitesinde depolanırken bazılarının görüntü kalitesi çok bozuk oluyor. Bazılarının sesleri 5+1?ken bazılarının sesleri çok bozuk çıkıyor. Bazı görüntüler 100 ekranken bazıları 37 ekran olarak kaydediliyor. (Koku ve tatları şimdilik katmıyorum)

dev_ekran

Genellikle bir fobi (yoğun duygusal olay) oluşurken, beynimiz yaşanan olayı ve beraberinde  yoğun duyguları o kadar net bir şekilde kaydediyor ki, adeta 200 ekran, HD kalite 5+1 ses sistemi gibi ve ne zaman o fobi ile ilgili bir uyaran görse (mesela örümcek, yılan vs.) yaşadığı olay hemen tüm canlılığı ile gözünün önüne geliyor ve aynı korkuyu yaşıyor.

ses_sistemi

10 senedir, dar kapalı alanlara karşı fobisi olan bir arkadaşımla çalışıp bu fobisini tam 5 dk.?da yok etmesini sağladım. Üstüne bir yorgan attığınızda daha 1. saniyesinde çığlık atıp bağırıyordu.

kapali_alan_fobisi

İlk önce onunla görüntüsü hakkında konuştum, tabii ki bu gördüğü görüntü aynen yukarıda bahsettiğim gibi çok canlı bir görüntüydü. İlk önce korkma anını bir film gibi izledik ve ona bazı komik detaylar koyduk. Böylece absürd bir komedi gibi olacaktı. (Korkunç Bir Film serisi gibi) Filme o kadar çok saçma sapan ayrıntı koydum ki gülmeye başladı. Sonra görüntüyü 100 ekrandan 37 ekrana indirdim, sesleri de bulanıklaştırdım. Ve bir kaç düzenleme daha yaptıktan sonra, aynı şeyi bir kaç defa daha yaptırdım.

Şimdi deneme zamanı gelmişti. Yorgan ve pike gibi şeyi tekrar üstüne atacak 20 saniye tutacaktım. Yorganı üstüne attım, atar atmaz kahkahalarla gülmeye başladı. ?Yahu senin korkman gerekiyor, niye gülüyorsun? dedikçe daha fazla gülmeye başladı, hatta gözlerinden yaşlar geldi. Dedim ister gül ister gülme 20 saniye tutacağım bunu :) 20 saniye tuttum ve hiç bir korku hissetmeden, çok rahatlamış bir şekilde kalktı.

Not: Organizmanın hayatta kal komutuna giren ve duygusal yoğunlukla tekrarlanmış olaylarda bu teknik işe yaramayabilir. Bir Psikiyatr’a danışmanız tavsiye edilir.

Aynı zamanda kişi bundan ikincil bir kazanç sağlıyorsa doğal olarak bunu yapmak istemeyecek, yapmak istese bile zihninde canlandıramayacaktır.

Ateş Üstünde Yürüme Nasıl Yapılır?

 

Uyarı: Bu yazı sadece bilgi amaçlıdır.

Sadece bu konuda uzman olan kişiler ile birlikte bu çalışmayı deneyin.

Ateşte yürüme ritüeli binlerce yıldır dünyanın her yerinde sayısız kültür tarafından gerçekleştirilmiştir. İlk yazılı kayıt 3000 yıllık bir Hindu hikayesinde yer almaktadır ve Hawai’deki Kahunalar’ın da lav kitleleri üzerinde yürüdüklerine dair bilgiler bulunmaktadır.  Günümüzde her yıl binlerce  kişi herhangi bir zarar görmeden ateş üzerinde yürümektedir.

Ateş üzerinde yürümenin amacı daha önce yapamayacağımız bir şeyi yaparak (Bize imkansız gözüken bir şeyi yaparak) sınırlarımıza ve mevcut inançlarımıza meydan okumaktır.

Ben de bir çok kez ateşte yürüme çalışmasını yaptırdım ve kimse asla zarar görmedi. Ama şu sorular bana hep soruldu;

Nasıl oluyorda ayağımız yanmıyor?

Peki elimiz ila ateş parçalarını alsak yine yanmaz mı?

Bu ve buna benzer sorulara cevap olabilecek bilgileri aşağıda paylaşıyorum.

1. En önemli etken kömürlerin ısıyı iletebilme becerileridir. Bir maddenin sıcak olması ona temas edildiğinde o kişi yakacağı anlamına gelmez. Bu, maddenin iletkenliğine yani kendisinden başka bir cisme ısı transferi becerisine bağlıdır. Uzay mekiğinden kullanılan 32.000 adet ısı döşemesi o kadar az ısı iletimi sağlar ki kıpkırmızı parlamalarına rağmen yine de dokunalabilecek kadar güvenlidirler. Ateş üzerinde yürüyenler ısı gerçigenliği çok az olan kuru odun kömürü kullanırlar. Diğer taraftan metal çok iyi bir iletkendir. Metal bir levha odun kömürü ile aynı ısıya getirilirsen metaldan gelen ısı ayaklarınıza yüksek oranda iletileceğinden bunun üzerinde yürümeye çalışan biri kişi ciddi yanıklara maruz kalabilir.

2. Kömürler aynı boyutlarda değildir, dolayısyla ayağın kömürlerle temas eden bölümü küçüktür.

3. Ateş üzerinde yürüyenler oldukları yerde durmazlar; her bir ayağın kömür üzerinde bir saniyeden daha az kalması için hiç durmadan yürürler. Her ayağın tekrar kömüre basmandan önce havada kaldığı süre boyunca soğumaya zamanı vardır.

4. Kan, ısıyı ayak tabanlarından uzağa iletir.

5. Soğuk ayaklar sıcak kömürlere temas ettiğinde kömür ile ayak tabanı arasında koruyucu bir buhar tabakası oluşturmak için ayak tabanlarındaki vücut nemi buharlaşır.

 

Tüm bu bilimsel açıklamalara rağmen ateşte yürüyüp ayağını yakan bir çok insan olmuştur bunun nedeni bunu korku içinde denemeleridir.

Bedenimiz çoşkulu, tutkulu anlarda adrenalin salgılar ve bu durumda çok daha güçlü bir halde oluruz. Hatırlayın, yorgunken kolunuz sandalyeye çarpsa çok acır ama sinirliyken duvara yumruk atarız hissetmeyiz.

Dediğim gibi bu bölüm bilgi amaçlıdır,

Kesinlikle denemeyiniz .)

ve şunu da unutmayınız, ateşte yürümek sadece korkularımza bir meydan okumadır…

Bu yazı için faydalandığım kaynaklar: www.firewalking.com, Micheal Powel

Bir çok insan ateşte yürümenin bir hile olduğunu söyler,
Discovery programındaki Mythbuster ekibi bunu kendi kendilerine denediler ve sonuç aşağıdaki videoda…
Bu yüzden kesinlikle kendi başınıza denemeyiniz.

İnsanların İçlerini Dökmesini Nasıl Sağlarız?

Hayatta çoğu zaman sinirli, önyargılı, kimseyle konuşmak istemeyen ve bunalımdaki insanlarla karşılaşmışızdır ve zaman zaman her insan bu tür duygu durumlarının içine girip çıkmaktadır.

Peki böyle bir insana nasıl ulaşabiliriz? Diyelim ki o insana yardım etmek istiyorsunuz ve sizi asla dinlemiyor, bu insanı nasıl sizi dinleyecek bir konuma getirebilirsiniz? İşte şimdi bunun sırrını sizlerle paylaşacağım.

1) Beden Dilini Açmak

Farzedelim ki patronunuz bağdaş yaptığı kolları ve çatık kaşları ile size bakıyor ve siz de ona ulaşmak istiyorsunuz. İlk yapmanız gereken onun bağdaş yaptığı kollarını çözmektir. Bir kişinin kaşlarıçatık ve kolları bağdaş yapılmış şekilde kapalıysa aynı şekilde zihni de kapalıdır. Psikiyatr Mark Goulston diyor ki; ‘Tıpkı kalça kemiğinin uyluk kemiğine bağlı olması gibi, bir kişinin kafasındaki bağdaş yapılmış kollar da fiziksel olarak bağdaş yapılmış kollara bağlıdır. Bir kişiye fiziksel olarak kollarınız çözdürdüğünüzde, ona zihinsel olarak da kollaranı çözdürtebilirsiniz.’

Peki onun beden dilini nasıl açarız?

Onun beden dilini açmanın en etkili yolu onda muazzam bir heyecan veya çoşku yaratacak bir soru sormak.

Neden? Çünkü; Hissetiklerini ifade etmeye sözcükler yeterli olmayacak, söylediğini vurgulamak için kollarını kullanma ihtiyacı hissedecektir. Dikkat ederseniz heyecanlı bir konu anlatan kişiler telefonda bile sıklıkla ellerini kullanırlar.

Bunu yaptığımızda beden dilini açmış oluruz böylece zihin kapısını da açmış oluruz ama zihin kapısı açılınca orada sizden gelen bilgileri engelleyici bir bekçi çıkacaktır, onun için şu an yapmamız gereken o bekçinin bize geçiş için izin vermesi ve ikinci adım;

2) İçini Dökmesini Sağlayın

Patronunuz zaten anlatmaya başlamıştır ve bir kere anlatmaya başlayınca doğal bir dürtü olarak sıkıntılarını da bir nevi anlatmaya başlayacaktır. Burada yapmanız gereken sonuna kadar dinlemek,

– Asla araya girmemek ve karşı tarafın söylediği hiçbir şeyee itiraz etmemek, savunmaya geçmemek… (Bu yapılan büyük bir hatadır.)

Bırakın karşınızdaki kişi sonuna kadar anlatsın.

Sonuna kadar anlattıktan sonra yorgun ve bitkin bir konuma girecektir. Bu konumdayken sessiz kaldığı için çoğu kişi bu anın lafa girmek için iyi bir an olduğunu zanneder ama değildir.

Biz yorgun ve bitkinken birisinin konuşması bizi rahatsız eder ve herhangi bir şey dinlemek istemeyiz.

Bizim onu rahatlamış bir konuma getirmemiz gerekiyor, peki nasıl?

3) Biraz Daha Anlatsana

Bu davranışınız bir çok yarar sağlar;

– Birincisi o bitkinken lafa girmediniz ve ona sadece biraz daha anlatasana dediniz. Bu onda ‘benimle savaşmayacak, gerçekten yanımda’ hissi yaratacaktır.

– İkincisi, ‘Biraz daha anltasanıza’ sözü, dinlediğinizi ve onu gerçekten rahatsız eden şeyi anladığınızı gösterir.

Karşınızdaki kişiye karışmadığınız, itiraz etmediğini ve o bitkinken dahi onu anlatmaya teşkvik eettiğiniz zaman size gerçekten içini dökecek ve sizin yanınızda olacak, rahatlayacaktır. Rahatlayıp bunalımdan kurtulduğunu nefes alıp verişi ve vücudundan anlayabilirsiniz.

Eğer hala sakinleşmemiş bir yapıdaysa son olarak fizyolojiden yararlanacağız.

4) Nefes Alıp Verme

Zaten bize güvenir bir ruh halinde olduğu için, ‘Şimdi senden 1 dakika gözlerini kapamanı ve 5 derin nefes almanı ve yavaşça vermeni isteyeceğim.’ derseniz eğer, zihinsel rahatla

manın yanında bedensel rahatlamayı da sağlar ve onu sakin, rahatlamış bir pozisyona getirir ve sizi gerçekten olduğunuz gibi görmesini sağlarsınız.

Ve artık %90 o kişiye ulaşmış konumda olursunuz.