Ney’in hikayesiyle varoluşun gizemi… Ruhun, ilişkilerin, zihnin ve bedenin denge yolculuğu…
“Derdin kendindendir bilmiyorsun derman yine sendedir görmüyorsun koskoca âlem içine yerleştirilmiş, sen hala kendini küçük bir şey mi zannediyorsun?”
hz. ali
Vakti zamanında Avrupa’nın ünlü müzelerinden birinde dünyanın en pahalı elması sergileniyormuş. Gözünü elmasa dikenbir hırsız da aylardır bu taşı çalmanın yollarını arayıp durmuş. Soygunun her aşamasını iyice düşünmüş. İncelikli bir plan yapmış.
Sonunda soyguna çıkmaya karar vermiş ve gece olmasını beklemiş. Uygun saatte müzeye girmiş ve tam da planladığı gibikolayca elmasa ulaşıp çalmayı başarmış.
Bütün kapıları teker teker geçtikten sonra hiç hesaplama- dığı bir güvenlik görevlisi ile karşılaşmış. Adam kulakları sağır edercesine düdüğünü çalıp, diğer güvenlik görevlilerini uyar- mış. Bir panik havasıdır esmiş…
Çok geçmeden güvenlik görevlileri koşup gelmişler. Hırsız durup bekler mi? Koşarak olay yerinden kaçmış. Elinde elmas- la karanlık bir sokağa dalmış, bir de bakmış ki yerde evsiz bir dilenci yatmış, uyuyor.
Hırsız, elindeki elması dilencinin cebine atıp koşmaya de- vam etmiş. Köşeyi döndüğünde bir polisle yüz yüze gelmiş. Hırsızderhal silahına davranmış ama polis ondan daha hızlı çıkmış ve adamı vurmuş. Hırsız oracıkta ölmüş.
Sabah olunca dilenci uyanmış tabii. Eski paltosunda dün- yanın en pahalı elmasının durduğundan habersiz… Cebine bakmakaklına bile gelmemiş. Günler günleri, haftalar haftaları kovalamış ama dilenci cebinde bir hazine taşıdığını bilmeden avuç açıp dilenmeye ve sokaklarda titreyerek uyumaya devam etmiş. Yıllardır üzerinden çıkarmadığı paltosunun ceplerini her zamanki gibi bomboş zannediyormuş.
Aradan uzun zaman geçmiş… Sonunda bir gün dilenci de cebinde elmas taşıdığından habersiz ölüp gitmiş. Üzerindeki kıyafetler de kimsesizler mezarlığına atılmış. Hayatı boyunca dünyanın en pahalı elmaslarından biriyle yaşadığı halde ceple-rine bakmayı hiç akıl edememiş.
Unuttuğun Elması Hatırlatmak İçin Geldim
Hepimizin cebinde belki bir, belki iki, belki de daha fazla sayıda elmas var. O potansiyele sahibiz. Yapabilme ve olabilme becerisini taşıyoruz içimizde. Belki görmezden geliyor, belki de ceplerimizi karıştırmayı akıl edemiyoruz.
Ben sana elmas dolu ceplerini hatırlatmak için geldim. Unuttuğun ya da hiç tanışmadığın parçanı, seninle tanıştırmak için varım.
Sana dengeyi anlatmaya geldim.
Çünkü bu benim hocalarıma verdiğim sözüm…
Sana hocalarımdan öğrendiklerimi ve kendi deneyimlerimi anlatmama izin ver.
Sabahattin ALİ Orduseven says:
sizlere bu güzel,anlamlı ve insanın yüregini çaglayan bu sözler için sonsuz teşekkürlerimi arz ediyorum,efendim…
Saygı ve Sevgilerimle…
26 Nisan 2020 — 13:49