Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Yazar: Hakan Mengüç (page 6 of 37)

Sufi Ney Meditasyonu

Ney sesi, sufilerin bilgece sözleri ve hikayeleri bu topraklarda her daim manevi bir şifa olmuştur. Zor günler geçirdiğimiz şu zamanlarda sizlere iyi gelmesi için, kendi oluşturduğum sufi ney meditasyonunu paylaştım. Sizler güzel geri bildirim verdikçe YENİ kayıtlar yüklemeye devam edeceğim. Umarım iyi gelir. Bu kayıt tedavi amacı taşımamaktadır. Psikiyatrik hastalıkların tedavisi için bir alternatif değildir. Hastalık kategorisinde olmayan gündelik stres ve kaygı için rahatlama, gevşeme amaçlı yapılmıştır.

Meditasyon çoğu insanın bildiğinin aksine Hint dillerinden, ya da Budist dillerinden gelen bir kelime değildir. Meditasyon, Fransızca bir kelimedir. Birçok sözlük Fransızca meditasyon kelimesini Türkçe’ye “tefekkür” olarak çevirmiştir. Türk Dil Kurumu ise “dalınç” olarak çevirmiştir.

Fransızcaya ise Latince “meditatio” kelimesinden geçmiştir. Latince “meditatio” kelimesi “derin düşünme” anlamına gelmektedir.

Meditasyon kendini dinlemektir.

Yani meditasyon kelimesi herhangi bir dine veya felsefi öğretiye ait değildir. Budist tarzı yapılan derin düşünme tekniklerine Budist meditasyon denmiş, Hint tarzı yapılan derin düşünme uygulamalarına da Hint meditasyonu denmiştir. Bu yüzden biz de sufi düşüncesi temel alınarak yapılan derin düşünme tekniklerini Sufi meditasyon olarak isimlendiriyoruz.

Azra kim?

Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir kitabındaki Azra kim?

Not: BU YAZIYI KİTABI BİTİRMEDEN OKUMAMANIZI TERCİH EDERİM. ÇÜNKÜ KİTAPTA KARŞILAŞACAĞINIZ SÜPRİZLERİ BOZABİLİR.

Merhaba sevgili okurum. Bu yazıyı daha kitap çıkmadan yazıyorum. Zira kitabın prova baskılarını okuttuğum birçok arkadaşım bana Azra’yı sordu.

Öncelikle söylemek isterim ki Azra onun gerçek ismi değil. Kendisi ismini kullanmak için izin verse dahi ben kullanmayı seçmezdim.

Kitabın başında da belirttiğim gibi bu hikaye “gerçek olaylardan esinlenerek kurgulanmıştır,” bazı olayları anlatamazdım, bazı olayları da daha ders verici olması açısından kurguladım. Çünkü bu kitabı yazarken amacım insanların ilginç bir hikaye okuması değildi. Amacım insanların fayda sağlamasıydı. Amacım fayda sağlamak olduğundan olabildiğince fazlalık kısımları attım ve ilham verici hikayeleri ekledim.

Neyin gerçek neyin gerçek olmadığı konusuna çok takılmamanızı öneririm. Sizi temin ederim ki hayatımda yazamayacağım çok garip olaylar yaşadım –belki bir gün yazarım– ve hayat her zaman en büyük kurgucuları bile şaşırtabilecek süprizlerle dolu.

Azra ile daha sonra bir daha karşılaştım mı?

Hayır, Azra ile sadece mailleştik ve o günden bu güne hiç yüz yüze gelmedik.

Azra ile ilgili diğer sorular

(Yazıya ek, 4 Haziran 2020) Azra ile ilgili sosyal medyadan çok soru geliyor. Yakında YouTube kanalımda Azra ile ilgili sorulara cevap vereceğim.

Bir insan hayatı boyunca kaç kitap yazabilir?

Bir insan hayatı boyunca kaç kitap yazabilir, kaç roman yayımlayabilir?

Yeşil Yol, Esaretin Bedeli gibi hepimizin bildiği sinema filmleri Stephen King’in kitaplarından senaryolaştırılmıştır. Bugün itibari ile 72 yaşında olan Stephen King’in 200’den fazla yayımlanmış kitabı var. İlk kitabını 18 yaşında yayımlamış olsa yılda 3 ila 4 kitaba denk geliyor.

Yine Amerika’nın ünlü yazarlarından Louis L’Amour, 37 yılda 100 roman yayımlamıştır. Yılda 2 ila 3 kitaba denk geliyor.

Sanmayın ki daha hızlıları yok. Ünlü aşk ve macera romanları yazarı Nora Roberts 31 yılda 200’den fazla kitap yayımladı ve hala kitap yazmaya devam ediyor. Yılda 6-7 kitap. İnanılması güç!

Aynı şekilde ünlü bilim kurgu romancısı Isaac Asimov da 32 yılda 506 kitap yayınladı.

Isaac Asimov

İngiliz gizem yazarı John Creasey, birkaç farklı takma adla yazılmış, 41 yılda 600 roman yayınladı.

Romantizm yazarı Barbara Cartland 75 yıllık bir kariyerine, 722 roman sığdırdı. Sadece 1983 yılında 23 romanı yayımlanmış.

Barbara Cartland

Bunlar kulağa çılgınca geliyor değil mi? İmkansız gibi geliyor. Mümkün değilmiş gibi. Fakat hepsi gerçek.

Siz buna yetenek diyebilirsiniz, deha diyebilirsiniz, bazılarınız delilik diyecektir. Deha mıdır, disiplin midir, yoksa hepsinin bir birleşimi midir bilinmez ama bu örnekler insan aklının, kapasitesinin ve yeteneklerinin ne denli büyük olduğunu bize tekrardan göstermiştir.

Hakan, 6 Ekim 2019

Sufi Meditasyon nedir?

Meditasyon çoğu insanın bildiğinin aksine Hint dillerinden, ya da Budist dillerinden gelen bir kelime değildir. Meditasyon Fransızca bir kelimedir. Birçok sözlük Fransızca meditasyon kelimesini Türkçe’ye “tefekkür” olarak çevirmiştir. Türk Dil Kurumu ise “dalınç” olarak çevirmiştir.

Fransızcaya ise Latince “meditatio” kelimesinden geçmiştir. Latince “meditatio” kelimesi “derin düşünme” anlamına gelmektedir.

Sufi Meditasyon
Hakan Mengüç meditasyon yaparken

Yani meditasyon kelimesi herhangi bir dine veya felsefi öğretiye ait değildir. Budist tarzı yapılan derin düşünme tekniklerine Budist meditasyon denmiş, Hint tarzı yapılan derin düşünme uygulamalarına da Hint meditasyonu denmiştir. Bu yüzden biz de sufi tarzı yapılan derin düşünme tekniklerini Sufi meditasyon olarak isimlendiriyoruz.

Peki neden tefekkür demiyoruz da, sufi meditasyon diyoruz? Çünkü sufizm’de birden fazla uygulanan derin düşünme teknikleri var. Örneğin tefekkür, bir özlü sözü düşünmek şeklinde de yapılabilir, ya da doğayı gözlemlemek ve onun hakikatlerini anlamak şeklinde de yapılabilir. Murakebe daha çok iç gözlem (nefes kontrolü, nefesi saymak, takip etmek veya kalbe odaklanma) ile yapılır. Bunun dışında rabıta, zikir, tespih gibi farklı derin düşünme teknikleri vardır. Tüm bunları kapsayan teknikler bütününe de sufi meditasyon diyoruz.

Doğada tefekkür (sessizce oturmak ve doğayı dinlemek) anadolu coğrafyasında uygulanan bir sufi adetidir.

İnsanlar onbinlerce yıldır daha mutlu yaşamak, daha iyi odaklanabilmek, ibadetlerini yaparken Yaratıcısı ile daha çok bağlantıda olma hissini yaşamak ve zihinlerini dinginleştirmek için çeşitli yöntemler üretmişlerdir. Her ülke veya medeniyet kendi kültürel ve coğrafi koşullarına uygun olarak yöntemler geliştirmiştir.

Sufi meditasyon anadolu coğrafyasında geliştirilen derin düşünme, odaklanma ve zihni sakinleştirme tekniklerini içermektedir.

Hakan Mengüç Güney Danimarka Üniversitesinde seminer verdi

Hakan Mengüç Güney Danimarka Üniversitesinde (University of Southern Denmark) sufizm üzerine seminer verdi ve ardından ney dinletisi gerçekleştirdi.

Hakan Mengüç Danimarka’nın Odensee şehrindeki Güney Danimarka Üniversitesi’nde Mevlana, Şems-i Tebriz, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi sufilerin hayata bakışlarını ve günlük hayata yönelik tavsiyelerini anlattı.

Danimarka’daki söyleşinin ardından Hakan Mengüç ney dinletisi gerçekleştirdi ve sufi müzik, türk halk müziğinden örnekler sundu.

Hakan Mengüç Odensee University of Southern Denmark’taki konferansının ardından kitaplarını imzaladı.

Hakan Mengüç Amsterdam Vrije Üniversitesinde seminer ve konser verdi

Hakan Mengüç Amsterdam Vrjie Üniversitesinde sufi felsefesi üzerine seminer gerçekleştirdi.

Seminer sırasında Hakan Mengüç aynı zamanda ney üfledi ve ekibi ile birlikte tasavvuf musikisinden eserler sergiledi.

Amsterdam Vrije Üniversitesinde gerçekleşen sufi seminere katılım yoğundu.

Program sonrası bir hayranı Hakan Mengüç’ün kara kalemle çizdiği portresini kendisine hediye etti.

KKTC Cumhurbaşkanı ile görüşme / Sufi Akademi

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, nezaket ziyaretinde bulunan GAÜ Kurucu Rektörü Serhat Akpınar ve GAÜ Sufi Akademisi Başkanı Hakan Mengüç’ü kabul ederek görüştü.

GAÜ Sufi Akademisi Başkanı Hakan Mengüç, kısa bir ney dinletisi sunarak, imzalı bir kitabını Cumhurbaşkanı Akıncı’ya takdim etti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 14 Aralık Cuma akşamı düzenlenecek olan Mevlana’yı Anma Gecesinin Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılmasına onay verdi. Kendisinin de katılacağı gecede Hakan Mengüç’ün sunumu ile Sema ritüeli ve Sufi Akademi Müzik Grubu yer alacak.

Kaynak: https://www.kktcb.org/tr/cumhurbaskani-akinci-serhat-akpinari-kabul-etti-6681

Sufi Akademisi Kuruldu

SUFİ AKADEMİSİ KURULDU

Sufi Akademi, Girne Amerikan Üniversitesi Senatosu’nun SNT 018/019-002 sayılı kararı ile GAU bünyesinde kurulmuş ve Sufi Akademisi Başkanı olarak Hakan Mengüç atanmıştır.

Sufi Akademi, tasavvuf felsefesinin sevgi, hoşgörü, ruhsal derinlik gibi zenginliklerini çeşitli etkinlik, eğitim ve kurslarla tanıtmayı, anlatmayı hedefleyen üniversite bünyesinde bir kurumdur.

GAÜ “SUFİ AKADEMİSİ” FAALİYETE GEÇİYOR

Girne Amerikan Üniversitesi çatısı altında, “Sufi Akademisi”nin kurulduğu bilgisi; GAÜ Kurucu Rektörü Serhat Akpınar tarafından, kişisel sosyal medya hesapları aracılığıyla paylaşıldı.

Kurucu Rektör Akpınar; bir süredir hazırlık ve olgunlaşma çabalarının devam ettirildiği oluşuma yönelik olarak; “Bugün; Sufi Akademisi’nin, ‘GAÜ Rektörlüğü Senato Kararı’ ile; Sayın Hakan Mengüç’ün başkanlığında kurulmuş olduğunun müjdesini paylaşıyorum. Müteakiben; Girne, Lefkoşa ve İstanbul’da faaliyetlerimiz başlayacaktır. Hayırlı olsun.” ifadeleri ile, ilk bilgilendirmeyi sosyal medya üzerinden gerçekleştirdi.

GAÜ Medyanın iletişime geçtiği Hakan Mengüç yeni oluşuma dair açıklamalarda bulundu. Edinilen bilgilerde; ‘Sufi Akademi’ bünyesinde, ‘Sufi Felsefesi’ dersleri, ney, sema, ebru ve geleneksel diğer sufi sanatlarına dair dersler verilirken, aynı zamanda bireylerin; kişisel gelişimlerini destekleyici seminerlerin gerçekleştirilmesi de öngörülüyor. Akademinin; Öncelikle Kıbrıs, Türkiye ve Almanya`da etkinleştirileceği, talep ve ilgiye göre de diğer ülkelerdeki faaliyeti doğrultusunda karar alınacağı da yer aldı.

İlgili üniversite haberi: http://www.gau.edu.tr/haber/4110/hakan-menguc-baskanliginda-sufi-akademisi-kuruldu

Girne Amerikan Üniversitesi Sufi Akademi Kuruluş Belgesi

Sufi Felsefesi: Hayır Diyebilmek

HER HAYIR, HAYIRLIDIR

Başkası kırılmasın, üzülmesin, alınmasın, sorun çıkarmasın, dert açmasın, üzerine gelmesin diye söylemek zorunda hissettiğin her “evet” kelimesiyle aslında kendine “hayır” dersin. Başkasını onaylamak “zorunda” kaldığında, kendini reddetmiş olursun. Potansiyelinin açığa çıkmasının önündeki tek engel olarak durmaya devam edersin. Unutma ki, kendini onaylamadığın sürece kimse de seni onaylamayacaktır. Kendine karşı var olmayı reddettiğinde, başkalarının yaşamında var olmayı sürdüremezsin.

Görünüşte yaptığın şey “kibarlık” gibi görünse de kendine karşı kıyımdan başka bir şey değildir. Başkasına gösterdiğin zorunlu zarafet, sana özgüven kaybı olarak geri dönecektir.

Başkalarını onaylama ihtiyacı kötü bir alışkanlıktır. Hem senin için, hem karşı taraf için… Zira sen bu alışkanlığın karşısında potansiyelini törpülemeye devam ederken, “evet” deme alışkanlığın etrafındaki herkes açısından bir göreve dönüşür. Yani sürekli “evet” diyen sen sadece bir kez bile olsa “hayır” diyecek olduğunda etrafındaki insanları tek tek kaybetmeye başlarsın. Onayına alıştırdığın insanlara “hayır” demek onlarda büyük bir hayal kırıklığı yaratır.

“Hayır” dediğinde sonucu istediğin an “evet”e çevirebilirsin ama evet dediğin şeyleri “hayır”a çevirmen zor…

Hayır diyebilmek ile ilgili daha fazla bilgiyi Ben Ney’im adlı ilk kitabımda bulabilirsin. 

Bir dakikada özgüven ve değer

“Değer” nedir bilir misin?

Ödünç veremediğin, borç alamadığındır.

“Varoluş” başlı başına bir değerdir. Kimsenin üzerine değer koyamadığı, kimsenin üzerinden değer çalamadığı bir hakikattir “varoluş…”

Bu yüzden “değer” kaybedilen, eksilen, verilen, alınan, satılan, el değiştiren bir özellik değildir. Yine bu yüzden “değer”e paha da biçilemez. Değer’in bir fiyatı yoktur, olamaz.

Varoluşun, hakkıdır değer…

Kimsenin biçtiği ya da biçmediği fiyatlarla yükselip alçalamaz.

Konuya biraz daha yakından bakabilmek adına, küçük bir hikaye anlatmak isterim;

Ünlü bir hatip, kalabalıklar karşısındaki konuşmasına 100 dolarlık bir banknotu eline alarak başlar ve “Bu 100 dolarlık banknotu kim ister?” diye sorar.

Sormasıyla birlikte salondaki eller neredeyse aynı anda havaya kalkar.

“Ben isterim, ben isterim…”

“Peki” der hatip. Bu kez 100 doları iyice buruşturduktan sonra kaldırır ve aynı soruyu sorar.

“Bu 100 dolarlık banknotu hala kim istiyor?”

Salonda eller havalanır yine.

“Ben isterim, ben isterim…”

Bunun üzerine hatip banknotu yere atar ve ayakkabılarıyla ezer.  Kirlenmiş banknotu yeniden alır ve kalabalığa göstererek “Hâlâ isteyen var mı?” diye sorar.

Görür ki, havalanan ellerde hiçbir azalma olmaz. Herkes hala kirlenmiş, yıpranmış banknota taliptir.

Konuşmacı, kalabalığa bakarak gülümser ve şöyle der;

“Ne yaparsam yapayım, sizi 100 dolardan vazgeçiremiyorum. Çünkü her ne yaparsam yapayım, 100 dolar, hala 100 dolar. Buruşturarak, ezerek, kirleterek değerini eksiltemiyorum. Gördüğünüz gibi işte hala 100 dolar. Umarım, kendi değerinizin de eksilmeyen bir güç olduğunun farkına varmışsınızdır.”

 

Sufi Metin Analizleri

Sufi Metin Analizleri

Sözün önemi ile ilgili Yunus Emre ve Mevlana metin analizleri;

Mevlana Celalledini Rumi – Sözün Önemi

‘Sen düşünceden ibaretsin/Geriye et ve kemiksin/Gül düşünür gülistan olursun/Diken düşünür dikenlik olursun.’’

Mevlana bu sözünde düşüncelerimizin duygularımızı ve kişiliğimizi etkilediğini anlatmıştır. Ağzından güzel sözler çıkan insanın gül bahçesine dönüşeceğini, kötü, olumsuz sözler çıkan insanın da diken bahçesine dönüşeceğini vurgulamıştır..

Yunus Emre – Sözün Önemi

Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz

Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

Keleci: Güzel, kusursuz düzgün söz demektir. Düzgün konuşan insanın yüzü, söylediği sözler nedeni ile kararmaz. Kötü duruma düşmez. Sözü pişirmek demek ise sözü olgunlaştırmak manasındadır. Nasıl ki yemeği pişirdikçe tadı çıkar, çay demini aldıkça lezzetini verirse, sözü de pişir, demle öyle sun, diyor Yunus Emre.

Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı

Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

Bir söz bir savaşı kesebilir, bitirebilir, sonlandırabilirsin. Aynı şekilde kişinin yanlışlıkla söylediği bir söz onu başından edebilir. Özellikle Yunus Emre’nin yaşadığı çağı düşünürsek, bir krala, padişaha ya da mevkisi yüksek birine söylenen yanlış bir söz kişiyi idam sehpasına götürebilir.

Ve devamında diyor ki, öyle bir söz söylersin ki, zehirli yemeği bal eder, ilaç eder.

Sözlerini olgunlaştır, yaramazını ayrıştır

Tart sözünü akıl ile, söyleme mevsimsiz bir söz,

Sözlerini akıl ile tart, olgunlaştır, olumsuzlarını, zarar verenlerini ayrıştır. Yeri gelmedikçe söz söyleme.

Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini, sekiz cennet ede bir söz,

Kişi söylediği sözleri bilmeli, başkalarına zarar verenlerini söylememeli. Bu cihandaki cehennemi, cennetlere çevirir bir söz, diyor.

Yunus şimdi söz yatından, söyle sözü gayetinden
Pek sakın o şah katından, seni ırak ede bir söz.

Yunus sözü üsülüne göre söyle, dikkatli söyle, çünkü yanlış edeceğin bir söz seni Hakk katından uzak tutabilir, diyor.

 

2018 – Hakan Mengüç