Gesi Bağları türküsünün hikayesi
Anadolu coğrafyasının bu kadim topraklarında, yüreği yaralı bir genç kızın hikayesi dramatik bir şekilde genişler. Kayseri’nin Gesi beldesine gelin olarak giden bu genç kız, ailesinden binlerce kilometre uzakta, yabancı bir çatı altında yaşam mücadelesi verir. Gelin olarak geldiği bu evde, zamanla kendini bir hapisanede gibi hisseder. Kocasının ilgisizliği ve kayınvalidesinin kötü muamelesi karşısında, tek tesellisi çocukları olur. Bu çocuklar, ona hem büyük bir mutluluk kaynağı hem de derin bir hüzün nedenidir. Çünkü onları kendi anne ve babasıyla tanıştıramayacağını bilmek, yüreğini daha da sızlatır.
Günler, aylar, yıllar geçer ve genç kadın, ailesiyle olan bağını giderek kaybeder. Teknolojinin ve iletişim olanaklarının sınırlı olduğu bu dönemde, annesi ve babasıyla haberleşmek neredeyse imkansızdır. Bu uzaklık, onun içindeki özlem ateşini daha da körükler. Annesine duyduğu özlem, her geçen gün daha da büyür ve ona ulaşamamanın acısıyla kıvranır. Annesinin sıcaklığını, sevgisini, güler yüzünü özler; babasının güçlü kollarında, güvenliğini ve huzuru özler. Ama tüm bu özlemler, sadece içinde sakladığı birer hayal olarak kalır.
Bir gün, uzak bir köyden gelen bir haberle dünya başına yıkılır. Annesinin ölüm haberi, ona karanlık bir kış gününde çıplak ayakla yürümek gibi gelir. Bu haberle birlikte, annesini bir daha asla göremeyeceğinin, onun sıcak kucaklamalarını bir daha asla hissedemeyeceğinin acı gerçekliğiyle yüzleşir. O an, genç kadının yüreğinde bir boşluk, bir hiçlik hissi oluşur. Annesinin vefatı, onun içinde derin bir hüzün ve çaresizlik yaratır. Günlerce, haftalarca ağlar. Gözyaşları, Gesi’nin topraklarını sularken, bir türkü doğar bu hüzünden. Gesi Bağları türküsü, annesine duyduğu özlemi, ailesinden ayrılığın acısını, kocasının ilgisizliğini ve kayınvalidesinin kötülüklerini dile getirir.
Gesi Bağları türküsü, zamanla genç kadının sesinden köyün dört bir yanına yayılır. Herkes, bu türkünün hikayesini ve ardındaki acıyı öğrenir. Bu türkü, sadece bir kadının hüzün dolu öyküsünü anlatmakla kalmaz, aynı zamanda aile özlemi, ayrılık acısı ve yalnızlık duygularını yaşayan herkesin yüreğine dokunur. Genç kadın, bu türküyle birlikte, yaşadığı tüm acıları, özlemleri ve yalnızlığı sonsuzluğa bırakır. Annesinin anısını yaşatırken, kendi hikayesini de Anadolu’nun derinliklerine kazır.