İnsan aciz bir varlıktır. Hayatını tek başına idame ettiremez. Yalnızlığını paylaşacak, yükünü hafifletecek birine ihtiyaç duyar. Bir yaşa kadar yükümüzü ailemiz taşır. Hayatımız karmaşık bir hal almaya başlayınca dostlarımız girer devreye. Vakti gelince de eşimize yükleriz sırtımızdakileri… Sonuç olarak hayatın her evresinde zorlandığımız zaman tutunacak bir dalımız mevcuttur. İlla ki birilerini buluruz. Çünkü insan birine güvenme, hayatını paylaşıp yükünü hafifletme eğilimindedir. Mühim olan doğru kişiye güvenmek, yükü kaldırabilecek olana yüklemektir.
Ben bu yaşıma kadar dostluğa, arkadaşlığa çok önem veren biri oldum. Dostlarımın güvenine layık olmaya çalıştım. Hiçbir zaman dostlarımın yükünü taşımaktan kaçmadım. Her zaman onlarla sevinip onlarla üzüldüm. Bundan mıdır bilmem, bana hayatımın en büyük üzüntüsünü yaşatan da bir dostum oldu…
İnsanı en çok korkutan şey sevdiklerinden yara almasıdır. En derin yaraları en sevilenler açar. Savunmasızsındır bir kere. Çünkü hiç beklemediğin bir anda hiç beklemediğin bir yerden alırsın darbeyi. Canın yanar, bağırırsın. Sesini duysun, yanına gelip açtığı yarayı sarsın istersin. Gelmediğini görünce kızarsın, hırslanırsın. Gurur da karışınca işin içine Necip edasıyla haykırırsın: “Geçti istemem gelmeni/ Yokluğunda buldum seni/ Bırak vehmimde gölgeni/ Gelme artık neye yarar ” Necip’in kalbinden dökülen bu dizeler senin ancak dilinden dökülebilir. Çünkü dilin bu dizeleri haykırırken kalbin “Gel…” diye fısıldar. Birbirine gönülden bağlı olanlar bilir ki bazen “fısıltı, çığlıklar…”
Duymadı dostum… Ne çığlığımı ne de fısıltımı… Vaktiyle ona hak etmediği kadar çok güvendiğim için pişman değilim. İçimde bir yerlerde ona hala “dostum” diyorum. Çünkü çok önemli bir şey öğretti bana. Şu hayatta şüphe duymadan, korkmadan güveneceğim iki varlığın farkına varmamı sağladı: Biri aynaya baktığımda gördüğüm, diğeri yukarı baktığımda göremediğim…
Teşekkürler Özge Güler