Çok Yönlülük
Her bilgi bütünlük bağlamı içindeyken anlamlı ve işe yarardır. Dünya uzun zamandır spesifik alanlarda uzlaşmayı esas kılarak bir eğitim ve entelektüel kariyer tasarımı yapıyor. Oysa spesifik alanlarda uzmanlaşmak, bir zaman sonra insanı bütünün bilgisinden uzaklaştırıyor, kişi bütüne yabancı kalıyor ve elindeki uzmanlık da bir kısırdöngüye düşüyor.
Enderun Eğitimi
Mesela Osmanlı’daki Enderun eğitimini hatırla… Son derece bütünseldir. Bütün bilimlere, ilimlere, dillere, alanlara hakimiyet esastır orada. Coğrafyada uzmanlaşırken tarihte de uzmanlaşır, aynı zamanda matematikte de uzmanlaşır, geometride de uzmanlaşır, felsefede de uzmanlaşır, yabancı dillerde de, fende de, edebiyatta da uzmanlaşır Enderun’da eğitim alanlar… Çünkü hepsi bir bütünün içindeyken anlam bulur ve işlerlik kazanır. Tarihte uzmanlaşmayan felsefede derinleşemez mesela… Coğrafyada derinleşemeyen yabancı dillerde derinleşemez. Mesela psikolojik danışmanlık hizmeti verenlerin tarih, antropoloji, sosyoloji ve felsefe alanlarında da derinleşmiş olması gerekir değil mii? Bunlara hâkim olmadan bir insanın psikolojisini düzeltmeye talip olmak eksik müdahale sayılır. Çok yönlü gelişme her zaman daha verimli bir gelişmedir.
Sadece bir böcek türü üzerine uzmanlaşmış, eğitim hayatını buna ayırmış insanlar var yer yüzünde ancak ekolojiyi bütünsel olarak kavrayamadıkları ya da tanıyamadıkları için ellerindeki bu mükemmel uzmanlıkla yeterince ilerleyemiyorlar, bütünsel olarak bir fayda ortaya koyamıyorlar. Çok garip değil mi?
Oysa dünya tarihi bilimsel ve kültürel bütün gelişimini hezarfen atalarına borçludur.
Hezarfen Olmak
Ne demektir hezarfen?
Hazar: Bin anlamına gelir. Fann ise beceri ve hüner anlamındadır. Yani Hezarfen bin hünere sahip kişi, demektir. Günümüz Türkçesinde “çok yönlü insan” diyerek açıkladığımız bir kelimedir hezarfen…
Çok yönlü bir sanatçı: Da Vinci
Leonardo Da Vinci’yi düşün… Uzmanlığının ne olduğunu sorsan uzunca bir liste koyacaktır önüne. Mucit, ressam, heykeltıraş, yazar, astronom? Matematikte derinleştikçe astronomide derinleşen, bu sayede resimde ve heykeltıraşlıkta gelişen, kusursuzlaşan, çok yönlü bir zekadır kendisi değil mi?
Sence bütün bu alanlarda derinleşmeseydi, sadece resim yapmaya odaklansaydı, zekasıyla çağları aşan tablolarını yapabiliyor olur muydu? Olamazdı değil mi? Onun tablolarında bilim de var, estetik de var, tarih de var, felsefe de var, matematik de var, astroloji de var…
Çok yönlü bir neyzen: Niyazi Sayın
Mesela yine çok yönlü bir insandan söz edeyim sana; Kutbun Nayi Niyazi Sayın… Yani neyzenlerin kutbu ve en büyüğü… Kendisi şu an 96 yaşında bir üstat… Kendisiyle tanışma ve ondan feyz alma fırsatını bulduğum için çok şanslıyım. Neyzen Kutbun Nayi de insanın çok yönlü gelişmesinin önemi üzerinde duruyor hala… Hatta yaptığı konuşmalarda bunun gerekliliğinin altını özellikle çiziyor. Ney enstrümanı üzerinde yaptığı icatlarla da bilinen büyük üstat, bu başarısını tabii ki çok yönlülüğüne, başka alanlarda ustalık boyutundaki derinleşmelerine bağlıyor. Öğrencilerine de sadece ney üflemeye takılıp kalmamalarını, başka sanatlarda da becerilerini gelişmelerini öğütlüyor. Başka alanlardaki gelişme ve derinleşmenin onları ney üfleme sanatında akla hayale gelmeyecek şekilde besleyeceğini hatırlatıyor. Kendisi de neyzenliğinin yanı sıra profesyonel bir ressamdır, fotoğrafçıdır, tespih sanatçısıdır, tenis oyuncusudur, ebru sanatçısıdır, marangozdur, oyma sanatı ustasıdır, kuşçudur, çiçek yetiştiricisidir ve ney de yapmaktadır.
Demem o ki, çok yönlü derinleşme, bütünsel gelişime hizmet eder. Tabii ki bir şartla!
Nedir o?
Aşkla Yapmak
Her ne yaparsan yap, kendini sevgiyle ve aşkla o işe adayarak, içtenlikle yap. Âşık olduğun için yap… Çünkü diğer türlüsü maymun iştahlılıktan başka bir şey değil, daldan dala anlamsızca atlamış olursun, boş yere vakit kaybetmiş, enerji harcamış olursun… Onca yorgunluğuna rağmen elinde seni ayakta tutacak hiçbir şeyin kalmamış olur. Her zaman söylediğim gibi burada da bilinç, farkındalık ve zekâ gerekiyor. “Dur bakayım bu işe âşık olacak mıyım?” düşüncesi bir arayış değil, bir kayboluştur.
Ben de hocalarımdan aldığım ilhamla küçük yaşlarımdan beri çok yönlülüğü benimsedim. Ney öğrenirken aynı zamanda piyano da çalışıyordum. Kendi kendime gitar da öğrendim. Hint müziğine odaklanınca profesyonel olarak bir Hint müzik grubuyla konserlere çıktım, burada harmonium çaldım. Yine bir Hint enstrümanı olan dholak da çalmaya başladım. Bir süre caz müziği de yaptım. Kawali müziği yaptım. Türk Sanat Müziği korolarında ney üfledim. Bunlar müzikteki çalışmalarım tabii ki… Ancak bunun yanı sıra öykü yazarlığı, oyun yazarlığı eğitimleri de aldım. Tiyatro oyunlarında oynadım. Hatta yazdığım bir oyunla ödüle layık görüldüm.
Bunlar dışında dağcılık alanında da çalışmalarım oldu. Küçük yaşlardan itibaren Bursa Uludağ’da dağ yürüyüşlerine katıldım. Kaya tırmanışı yaptım. Bir keresinde tırmanırken düşüp ciddi şekilde yaralandım.
Hayvanlarla çok ilgilendim. Çocukluğumdan beri birçok hayvan besledim. 2011 yılında Güney Afrika’da beyaz aslan ve Bengal kaplanlarının bulunduğu bir kampta kaldım.
Profesyonel olarak bisiklet sürdüm. Bisikletle uzun yolculuklar yaptım. Sonrasında motor ehliyeti aldım. Motorla dağ köylerini gezdim, uzun yolculuklar yaptım. Farklı kültürlere ve inanışlara sahip insanlarla yolculuk ettim. Hindu, Budist, Ateist, Anarşist, Musevi, Hristiyan… Neredeyse her dinden ve kültürden bağlı olduğu inanç sisteminin ateşli savunucularını evimde misafir ettim, ben de kendilerinin evlerinde konuk oldum.
Issız alanlarda çadır kurdum, doğada yaşam denemeleri yaptım. Otostopla yolculuklar gerçekleştirdim ki bu yolculuklarımdan birini “Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir” adlı kitabımda yazdım.
Dünyanın pek çok ülkesini imkansızlıklar ve maddi zorluklar içinde dolaştım, son on yıldır da seminerlerim sayesinde gezdim. Karate, Taekwondo, Tai Chi Chuan, Chi Gong gibi Uzakdoğu sporları yaptım. Halen aynı iştahla ve aşkla yeni deneyimlere ve bilgilere merak duymaya devam ediyor.
Geçen yıl dört farklı milletten dört arkadaşımla bir araya gelip eski bir arabayla tam yedi ülke gezdik. Hiçbir yerde önceden organize edilmiş bir otel rezervasyonumuz yoktu. Çoğunlukla ev kiralama yöntemi ile yöre halkının evlerinde ya da köylerindeki butik otellerde kalmayı tercih ettik. Bazen otel bulamadık arabada dinlenerek devam ettik seyahatimize. Farklı milletlerden küçük bir arkadaş grubu olarak saatler hatta günler süren sohbetler yaptık, hayatlarımızı anlattık, kültürlerimizden söz ettik, topraklarımızı konuştuk, yolculuklarımızı, deneyimlerimizi paylaştık. Elbette bütün bu deneyimler bize çok şey kattı, pek çok alanda ilham kaynağı oldu. Kaleme aldığım kitaplar da, eğitimlerim de, seminerlerim de hep bu deneyimlerden edindiğim bilginin ve duygunun ilhamını içerir.
Çok yönlü insanlara ihtiyacımız var
Çok yönlü insanlara ihtiyacımız var. Medeniyet de, sanat da, bilim de, felsefe de, siyaset de bu insanlar sayesinde gelişecek, birlik ve birlikte üretme, birlikte gelişme bilincinin inanıyorum ki dünyaya çok katkısı olacak.
“Bir alan seç ve orada uzmanlaş” dayatması, aslında uzmanlaştığın tek alana da yabancılaştırır seni bir süre sonra. Beslendiğin kaynakları zengin tutmanı öneririm. Çünkü ancak o zaman elindeki mükemmel uzmanlıkla bütüne nasıl fayda üretebileceğine karar verirsin ve eminim bunun bir yolunu da bulursun.
19 Mart 2023 / İstanbul