Sen yola çık, yol sana görünür!

Kalbin temizse hikayen mutlu biter!

Arşivler (page 10 of 40)

Mutlu bir ilişkinin sırları

Kadınlar anlaşılmak için değil, yaşanmak için vardırlar. Eğer yaşanacak bir kadın bulduysanız, anlamak için vakit kaybetmeyin. Tabi bu sözden kadınlar anlaşılmazdır diye bir düşünce çıkmasın, belki biz erkeklerin kafası bu konuda iyi çalışmıyordur. Zaten birbirimizi her konuda anlamalıyız diye bir zorunluluk yok. Birbirimize saygı duyalım yeter. Her konuda birbirimizle aynı düşünmek zorunda değiliz. Bir ilişki de bir elmanın yarısı olmayalım. Ya da birbirimizi karıştırıp çorba olmayalım. İki ayrı çiçek olalım, birlikte buket olalım.

Karşımızdakini olduğu gibi kabul edelim, onu değiştirmeye çalışmayalım. Ya da kabul etmeyelim ama başkasını değiştirmeye çalışmak sizi yorar ve yıllar geçer sonra farkedersiniz ki boşa kürek çekmişsiniz bir de zamanınızdan olmuşsunuz.

O yüzden bir insanı değiştirebilir miyim diye çıkma yola., ben bunun huyuna katlanabilir miyim diye düşün. Evet belki katlanmak güzel bir söz değil ama bizi birazcık gerçeklerle yüzleştiriyor. İnsanlar değişmez demiyorum. Şahsen ben çok değiştim ve danışmanlık çalışmalarımda birçok insanın değişmesine de yardımcı oldum. Ama şunu da unutmamlıyız ki insanlar gerçekten kendileri isterse değişir. Bir başkası onları değiştirmeye çalışırsa bazen bu durum ters teper.

Başkalarını değiştirmeye çalışarak hem kendinizi gereksiz yorarsınız hem de yıllarınızı boşa harcarsınız. Yapabileceğiniz en iyi şey kendinizi değiştirmek. Senin gönlün değişirse, dünya değişir. Sen kendin değişirsen, yaydığın enerji çevreni de değiştirmeye başlayacak. Bu dediğime gerçekten inanın. Ben buna yüzlerce kez şahit oldum. Sadece niyet et ve yoluna devam et. Kader niyete aşıktır, çektiğin zahmet bir gün rahmet olur derler.

Bu yüzden zor bir zamanda bile olsan sabret. Sabretmek öylece oturup beklemk değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır, dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü hayal edebilmektir. O yüzden niyetiniz ve sabrınız varsa yol sizin için açılacaktır. Yola kendinizi bırakın ve şemsi tebrizinin bu sözünü yol boyunca hiç unutmayın: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir, sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün, gerisi zaten kendiliğinden gelir.

Hoşçakalın. Kendinize iyi bakın.

Fedakar kadınların ortak özellikleri

https://www.youtube.com/watch?v=ofQrk_FU1LM&t=148s

Nasıl Vazgeçilmez Kadın Olunur?

https://www.youtube.com/watch?v=yBaBj6W71E0&t=5s

8 Dakikada Erkekleri Tanıyın!

https://www.youtube.com/watch?v=0c7o00kOees&t=255s

Asıl Eksiklik Çareyi Başka Birisinde Aramaktır!

https://www.youtube.com/watch?v=4ZFue-USd3k&t=2s

Anda Yaşamanın Yolu!

Vazgeçilmez Kadın Olmanın 9 Sırrı

Not: Hakan Mengüç’ün ilişkiler, kadın erkek ilişkilerinde küçük sırlar, kadınları anlamak, erkekleri çözmek, hayatı mutlu yaşamak, huzurun ipuçları konusundaki videolarını www.youtube.com/hakanmenguc kanalından izleyebilirsiniz.

Sufi’lerin Hayat Kaideleri

Merhaba ben Hakan Mengüç, sizlerle sufilerin hayat kaidelerinden bir kısmını paylaşacağım.

Her ne kadar sufiler kelimelere itibar etmese de, dinlemeye çok önemserler. Bu yüzden Mevlana’nın mesnevisi, bişnev in ney yani dinle diye başlar. Olmanın yolu, bilmeden geçer. Bilme ise dinlemeyle başlar. Dinlemeyenler öğrenemezler, öğrenemeyenler bilemezler, bilemeyenlerse olamazlar. O yüzden sufiler için sohbet çok önemlidir.

Sufilerin hayat kaidelerinden bazıları;

Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım? diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursan ol, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekiyle aynı olmasın.
Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.

Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.

Bu yolda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzunuzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil

Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Bazen bir kapının kapanması, daha hayırlı başka bir kapının açılmasına vesile olur. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.

Sabret. Lakin bil ki: sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.

Tek tek her birimiz tamamlanmamış birer sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksikliklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır.”

Acılardan, sancılardan, zorluklardan kaçma. Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Bu yolculukta senden yepyeni ve taptaze bir “sen” zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.

Ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.

Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken mi yolladı sevin. Yakında gül yollayacak demektir.

Hayatını içinde yemek pişen koca bir kazan olarak düşün. Yaptığın, hissettin, söylediğin her şey bu kazana malzeme olarak giriyor. Öyleyse bu aşa ne kattığını kendine sorman gerek. Kırgınlıklar, kızgınlıklar, kaygı ve endişeler mi? Yoksa aşk, inanç, huzur ve ahenk mi?”

Kazana atabileceğin tek bir malzeme bile o yemeğe zehredebilir. Kimi için para pul, kimi için şan şöhret, kimine kıdem itibar, kimi için kadın, kimi için erkektir tuzak. İnsan neye fazlaca kıymet veriyorsa şu dünyada, evvela ondan kurtulması şart bu yollarda. Bağımlı olduğun her şeyi seni bağlar, ilerlemene izin vermez.

Hayatın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayatın sana
rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir”
diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi
olmayacağını?

Hatta bazen de sınavın sevdiklerin olabilir. İnsan sevdiklerinin iyiliğini istediği için onlara müdahale etmeden duramıyor ama bunun bir faydasını görmüyor aslında. Kendi adıma ben, ancak başkalarına müdahale etmeyi bırakıp, “tevekkül” ettiğim zaman rahat ettim.
Pek çok insan için tevekkül, pasif kalmak demek; hâlbuki tam tersine. Tevekkül,
kabulün ve uyumun getirdiği bir huzur halidir. Edilgen değil, etkendir. Kâinatta
değiştiremeyeceğimiz, tam anlamıyla vakıf olmayacağımız haller vardır. Bu haller
dâhil, tüm var oluşa aşkla yaklaşmak mümkündür.

Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol.
Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan
dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil,
hiçlik bilincidir. Sen düşüncelerin değilsin, sen korkuların değilsin, kaygıların değilsin. Sen muhteşem özsün, huzursun, akışsın. Bunun farkına var.

Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, mademki insan yaradanın özünü içinde taşır. Madem ki ondan ayrı değildir o yüzden buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.

Gönül yolculuğundasın bunu unutma! Yolun nereye varacağını da düşünme. Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.

Bu bilgiler Elif Şafak’ın “Gönlü geniş ve ruhu gezgin Sufi meşreplilerin 40 kuralı”n alınmıştır.

Özgüvenli Kadının Özellikleri

1- Hatalarını hemen affetmeyin. Her hatanın bir bedeli olduğunu bilmeli.
2- Hayır demeyi öğrenenin. Her şeye evet dediğinizde aslında kendinize hayır diyorsunuz.
3- Kendini vazgeçilmez sanmamalı. Eğer birine vazgeçilmez olduğunu hissettirirseniz ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz.
4- Arkadaş çevrenizi genişletin. Yalnızlaşmayın. Arkadaşlarınıza da vakit ayırın.
5- Kişisel bakımınızı eksik etmeyin. Onun için değil kendiniz için güzelleşin.
6- Hobilerinizden vazgeçmeyin.
7- Kendinize özel zamanlar ayırın. Ona bakıma muhtaç biri gibi davranmayın.
8- Hayatınızın her alanına müdahele etmesine izin vermeyin.
9- Özgüveniniz tam olsun.

Sufinin Hikayesi | Hakan Mengüç

Çok hızlı gitmiyor muyuz?

Zaman aslında o kadar da hızlı geçmiyor, biz hızlı gidiyoruz, çok aceleciyiz.

Zamanın birinde bir sufi yoldan geçen atlı bir adamı durdurmuş, eğer yolunun üzerindeyse beni filan şehre götürür müsün demiş. Adam kabul etmiş ve sufiyi alıp atı dörtnala koştururak yola koyulmuş. Bir süre yol aldıktan sonra sufi, biraz dinlenebilir miyiz demiş. Adam neden dinlenmek istediğini anlamamış ama yine de sufinin dediğini yapıp durmuş. Sufi oturup gözlerini kapatmış. Kısa bir süre meditasyon yapar bir halde oturduktan sonra gözlerini açmış ve şimdi devam edebiliriz demiş. Tekrar ata binip yola devam etmişler. Nihayet sufinin gitmek istediği şehre vardıklarında adam merakını daha fazla gizleyememiş ve neden orada durmak istediğini ve gözlerini kapayıp orada oturduğunu sormuş. Sufi de, o kadar hızlı gittik ki, ruhlarımız geride kaldı, onu bekledim demiş.

Bugünkü durumumuzu ne kadar da güzel anlatıyor değil mi? Çok hızlı gidiyor, ruhumuzun farkına bile varamıyoruz.

Başarı için en önemli şartlardan biri destekleyici bir çevredir

Başarı için en önemli şartlardan biri destekleyici bir çevredir. Size köstek olan değil de, destek olan arkadaşlarınız olmalıdır.

Bazı zorlukları aşmış olabilirsiniz, üstesinden gelmiş olabilirsiniz ama sizi aşağı çeken insanlar varsa, bırakın ilerlemeyi, o noktada dahi kalmanız zorlaşacaktır. Çünkü enerjinizi alırlar. Motivasyonunuzu düşürürler.

Her zaman anlattığım bir konu var. Çevrenizde en sık görüştüğünüz 6 insan sizin hayatınızı şekillendiriyor, kaderinizi etkiliyor. Bizim kültürümüzde bir söz vardır; Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Bu kadar önemlidir arkadaşlarımız ve çevremiz.

Son olarak Mevlana’nın bu konudaki bir sözüyle bitirmek istiyorum; diyor ki, kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle karga, çöplüğe götürür.

hakan_menguc_video

Güzel bir hayat yaşamak için 3 öneri

Koskocaman bir dünya,

kısacık bir ömür.

Bu kısa ömrü güzel yaşamak için 3 öneri;

zaman_saat

 

AZALTIN :

Yediğiniz yemeği, yemeğinizin tuzunu…

Çayın şekerini, kullandığınız eşyaları…

Harcadığınız parayı, boşa geçen zamanı…

Gözyaşlarını, kafaya taktıklarınızı…

Kıyafetlerinizi, kuruntularınızı…

Bilgisayar başında harcadığınız süreyi…

Telefonla konuştuğunuz süreyi…

İnsanlardan beklentilerinizi, televizyon izlemeyi azaltın.

BIRAKIN :

Şikayet etmeyi, çekingenliği…

Rezil olma korkusunu, mazeret üretmeyi…

Başkaları için yaşamayı, yapamam düşüncesini…

Olumsuz düşünmeyi, olumsuz kelimeleri…

Surat asmayı, ön yargıyı…

Herkesi eleştirmeyi, herkesi düzeltmeyi çalışmaya bırakın.

ÇOĞALTIN :

Gülümsemeyi, sevmeyi…

Olumlu düşünmeyi, dua etmeyi…

Şükretmeyi, ayaklarınızın toprağa temasını…

Renkli giyinmeyi, sizi iyi hissettiren müzikleri…

İçtiğiniz su miktarını, çocuklarla geçirdiğiniz vakti…

Teşekkür etmeyi, selam vermeyi…

Özür dilemeyi, mazur görmeyi…

Alttan almayı, sevginizi hak edene vermeyi…

İstikrarınızı, hayal kurmayı…

Güzel söz söylemeyi, kitap okumayı çoğaltın.

Kuyumcunun hikayesi

Kuyumcu

kuyumcu-hikayesi

Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister.

Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: “Oğlum” der, “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.

Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu kaça alırsınız?” diye sorar . Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der.

İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.

Üçüncü defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şöyle bir bakar, “Bu der “benim semerlere iyi süs olur. Bundan “kaş dediğimiz süslerden bir on lira veririm.”

En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. “Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. “Buna kaç lira istiyorsun?” Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?” “Ne istiyorsan veririm.” Öğrenci, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:
“Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.” Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır.

Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler..

Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır.
Bilge sorar: “Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?”
Öğrenci: “Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık” diye cevap verir.

Bilge hoca çok kısa cevap verir: “Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.”
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır.
Mesele kuyumcuyu bulmaktadır…

Bil ki domuzların önüne inciler serilmez
Mücevherden sarraflar anlar ancak, başkası bilmez.
Ne fark eder ki gözü körleşmiş insan için, elmas da bir cam da
Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma…
– Mevlana

Önyargı: Sen düşüncelerinin kölesi değil, sahibisin

Bazen fikirlerinizi de değiştirmelisiniz, çünkü siz onların kölesi değil, sahibisiniz.

Einstein Önyargıları yok etmek atom çekirdeğini parçalamaktan daha zor demişti. Bugün insanlık atom çekirdeğini parçaladı ama önyargılar konusunda hala bir adım atabilmiş değil.

En çok terzimi severim

terzi1

Bir bilgeye sormuşlar:

“Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?

“Terzimi severim,” diye cevap vermiş.

Soruyu soranlar şaşırmışlar:

“Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor?

O da nereden çıktı? Neden terzi?”

Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:

“Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir.

Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.

Fikirlerini körü körüne savunup değiştirmeyenler hiçbir şeyi değiştiremezler. Önyargılarından kurtulmayanlar hiçbir insanı anlayamazlar.

uzaklas

Hayaller duvarların içinden geçebilir,

Kilometrelerce uzağa ulaşabilir,

hızla yayılabilir

ve sonsuza kadar yaşayabilirler.

Geçemeyecekleri,

Ulaşamayacakları,

Ve yaşayamayacakları tek yer,

Ön yargılarla dolu beyinlerdir.

on-yargi_adam

Mesnevi neden dinle ile başlar?

ب (b)’nin sırrı nedir?

Mesnevi neden “dinle” diye başlar? Mesnevi’deki ب (b)’nin sırrı nedir? Hz. Ali neden “Ben ب (b)’nin altındaki noktayım.” demiştir. Tasavvuf erbapları neden bir parça hüzünü severler?

Mesnevi Farsça yazıldığı için orjinalinde, “Bişnev” diye başlar. Daha da ileriye gidersek,  ب (b) ile başlar.

Kur’an’da ب (b) ile başlar, yani besmele ile. Kur’an’daki bütün sureler -biri hariç- ب (b) ile başlar. B ile başlamayan sure Tevbe suresi de, “Beratün” diye başlar, yani ب (b) ile başlar.

Peki bu ب (b)’nin önemi nedir?

Hz Ali’ye atfedilen bir sözde denir ki; “Kainatın sırrı Kur’an’dadır. Kur’an’ın sırrı Fatiha’dadır. Fatiha’nın sırrı, Besmelededir, besmelenin sırrı, b harfindedir. Ben o ب (b) harfinin altındaki noktayım.”

Neyin yakıcı sesi ayrılıklardan mı bahseder?

Mesnevi şöyle başlar; Şu neyi bir can kulağı ile dinle, ayrılıklardan yakındığını anla!..

Peki bu ayrılık nedir? Neyin ayrılığıdır? Kamışlıktan kopan ney nasıl kamışlığa, yani vatanına dönme arzusu taşıyorsa, yaratıcıdan bir damla taşıyan insan da yaratıcısına dönme isteği taşır. Bu yüzden tasavvuf erbaplar her zaman bir parça hüzünlüdür.

“Hüzün ki, en çok yakışandır aşıklara. Yandık, yakıldık ama hüzünden yana asla yakınmadık.”

Şems

Neden bazı insanlar kulaklarını oynatabilir?

nedenkulak

Herkes kulağını oynatabilir mi?

Dışarıdan farkına varmak epey zor olsa da, kulaklarını oynatmayı becerebilen insanların, hepimizde var olan ama uzun zamandan beri kullanmadığımız kasları halen işler durumdadır.

Kulağı oynatmanı ne avantajı vardı?

Bu kaslar, hayvan avlarken etraftaki seslerin yerini hiç hata yapmadan tespit etmek zorunda olan Taş Devri’ndeki atalarımızın kulak kepçelerini her yöne çevirebilmelerini sağlıyordu. Bunu vahşi doğada yaşayan pek çok hayvanda da-geyiklerde, tavşanlarda- gözlemleyebiliriz.

Bu hayvanlar, olası bir tehlikeyi zamanında fark etmek ve mümkünse hemen oradan uzaklaşmak için kulaklarını sürekli oynatırlar. Biz insanlar uzun zamandır bu yetiye ihtiyaç duymuyoruz ama az sayıda insan kulaklarını hala birazcı oynatabiliyor.

Bilinçaltını Temiz Tutmanın 6 Yolu

1. Olumlu cümleler kurun!

Beynimiz olumsuzu algılamaz. Size “Kırmızı Ferrari araba düşünmeyin.” desem aklınıza hemen Kırmızı ferrari gelir. Aynı şekilde ben şişman olmak istemiyorum dediğinizde bilinçaltınız zihninize şişman halinizin görüntüsünü getirecek, bu da moralinizi bozacak. Eğer kendinizi motive etmek istiyorsanız, “Ben sağlıklı ve fit olacağım.” demelisiniz.

2. Sen düşünceden ibaretsin.

Dr. Masaru Emoto su üzerine yaptığı deneyde su moleküllerinin olumlu veya olumsuz düşünceden etkilendiği ispatladı. Pis suya söylenen güzel sözler suyu temizliyor, temiz suya söylenen kötü sözler de suyu kirletiyordu. (videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.) Bedenimizin %70’i su. O yüzden her gün kendinize söylediğiniz sözler bedeninizi, bilinçaltımızı etkiliyor. Artık şikayet etmeyi, şikayet içeren sözcükleri kullanmaktan vazgeçmeliyiz, yoksa bilinçaltımız olumsuz sözcüklerle bir çöplüğe dönebilir. Mevlana’nın dediği gibi; “Kardeşim sen düşünceden ibaretsin. Gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun.”

3. Bülbül güle, karga çöplüğe götürür.

Hayatın temel formülü; “Sen= Sana söylenenler + Senin Kendine Söylediklerin.” Yukarıda kendimize söylediğimiz sözlerin bizi nasıl etkilediğini görmüştük. Aynı zamanda çevremizdeki insanların da bize söylediği her şey bilinçaltımızı etkiliyor. Bilinçaltınızı daha temiz tutmak istiyorsanız çevrenizde moralinizi bozan ve enerjinizi düşüren insanlardan biran önce uzaklaşmalısınız. Mevlana’nın dediği gibi, “Kiminle arkadaşlık yaptığına dikkat et, çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.” 

4. Hayal Kurun

Research Quarterly’de yayınlanan çok ilginç bir araştırma var. Bu araştırmada basketbol oynayan öğrenciler üç guruba ayrılıyorlar. İlk gurup basketbol topunu fileye sokabilmek için 20 gün boyunca fiziksel antreman yapıyor. Ter döküyor. İkinci gurup hiçbir şey yapmıyor, yan gelip yatıyor. Üçüncü gurupsa 20 gün boyunca her gün zihinsel antreman yapıyor. Yani zihinlerinde hayali olarak topu tutuyorlar, paslaşıyorlar, çok güzel atışlar yapıyorlar, terlediklerini hissediyorlar, inanılmaz güzellikte bir maç çıkararak seyircinin alkış seslerini duyuyorlar, maç bitiminde gelen tebrikleri kabul ediyorlar. 20 günün sonunda her gün antreman yapan ilk gurubun performansında %24’lük bir artış oluyor. Yan gelip yatan ikinci gurupta, beklenilebileceği gibi, hiçbir değişiklik yok. Zihinsel antreman yapan üçüncü gurubun performansında da %23’lük bir artış oluyor. Dikkat edin! Topu ellerine bile değdirmeden hemen hemen ilk gurup kadar başarı sağlıyorlar. Yani bilinçaltı beş duyunun etkili bir şekilde kullanıldığı ve canlı hayallerin kullanıldığı bir senaryonun sürekli tekrarlanmasıyla, aslında henüz gerçekleşmemiş şeyleri gerçekmiş gibi kabul etmeye başlıyor ve beyne bu sinyali gönderiyor. Ne müthiş bir güç öyle değil mi? Sorunlarımızdan kurtulmak, bilinçaltını temizlemek için aynı yöntemi kullanabiliriz.

5. Duygularınızı söylemekten korkmayın.

Duygularımızı içimize attıkça biriktirir daha sonra da öfke sorunları yaşayabiliriz. Eğer biri bizi kırmışsa, canımızı sıkmışsa duygularımızı karşımızdaki insana, onu kırmadan söylemeliyiz. İfade edilmemiş her duygu bedende birikir ve bir süre sonra bize sorunlar çıkartmaya başlar. Bazen insanlar sadece dertlerini anlatınca bile iyileşebiliyorlar. Bunu unutmayın.

6. Meditasyon Yapın

Meditasyon yapmak demek illa belli sözler söylemek, belli sesleri tekrar etmek değildir. Gözlerinizi kapatıp, rahat bir şekilde uzanın ya da oturun. Özel hazırladığım ney meditasyon kaydını açın ve en azından 5 dakika hiçbir şey yapmadan bu şekilde durun. Emin olun ki zihniniz, bilinçaltınız bedeniniz dinlenecek. Denemeye değer değil mi?